img-01

Haber & Etkinlikler

Bilgi Arama

Türk Borçlar Kanunu Kapsamında Yapı Malikinin Kusursuz Sorumluluk Halleri

2024-10-04

SAYI : ÖZDERİN 2024/10

 

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (“TBK”), Türk hukuk sistemimizde iki veya çok taraflı özel hukuki ilişkilerde doğabilecek borç kaynaklarının ve sonuçlarının düzenlendiği birinci kaynak olarak karşımıza çıkmaktadır.  Borcun kaynakları ise yalın hali ile sözleşmeden doğan borç ilişkileri, haksız fiillerden doğan borç ilişkileri ve sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkileri[1] olarak düzenlenmiştir.

Sözleşmeden doğan kusur halleri tarafların aralarında akdetmiş olduğu bir anlaşmada yer alan şartlara uymaması ve karşı tarafına zarar vermesi, haksız fiilden doğan kusur ise bir kişinin hukuka aykırı bir eylemi yani kusuru neticesinde bir tarafa zarar vermesidir. TBK madde 49’da “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmünü öngörerek sorumluluğu ve böylece borcu doğuran olayın kusur ve hukuka aykırılık olduğunu düzenlemiştir. Öte yandan kusur, her ne kadar sorumluluk çerçevesinde önemli bir unsur olsa da bazı sosyal düşünceler ve hakkaniyet gerekleri, doğan zarar nedeniyle kusuru bulunmayan bazı kişilerin de sorumlu tutulmalarını gerektirmiştir. Bir başka deyişle yasa koyucu zararın doğumunda kusuru bulunmayan bazı kişilerin de bundan sorumlu tutulmalarını kabul etmiştir[2]. T.C. Yargıtay 21. Hukuk Dairesi bir kararında “Sanayiinin gelişmesi ve yurt düzeyine yayılması sonucunda işyerlerinde kullanılan teknik ve motorlu araçların her geçen gün daha fazla artması ve bu nedenle de alınabilecek her türlü önlemlerle dahi önüne geçilmesi olanağı bulunmayan tehlikelerin ortaya çıkması, dolayısıyla iş kazaları ve meslek hastalıklarının büyük artışlar göstermesi karşısında kusura dayanan sorumluluk ilkesinin yetersiz kaldığı modern toplum hayatının ihtiyaçlarına cevap vermediği görülmüştür.” demek suretiyle bu ihtiyacın öneminin altını çizmiştir.

Kusursuz sorumluluk da esasen bir haksız fiil sorumluluğudur. Bir başka deyişle burada sorumluluk atfedilen taraf, haksız fiili bizzat gerçekleştirmese ve/veya bu haksız fiilin doğmasına kusuru ile sebebiyet vermese dahi borçtan sorumlu kabul edilebilecektir. Kusursuz sorumluluk hallerinde; kişi, ya başka kişilerin eylemleri (istihdam ettiği ya da reisliği altındaki kişiler gibi) ya da sahip olduğu bazı varlıklar (bina veya inşa eseri, hayvan, motorlu araç gibi) nedeniyle sorumlu tutulmaktadır[3]. TBK kapsamında kusursuz sorumluluk getirilen durumlar 65. madde ve devamı kapsamında hakkaniyet sorumluluğu[4], özen sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu[5] başlıklarında düzenlenmiştir. Gerek hakkaniyet gerek özen gerekse tehlike sorumluluğunda, bir haksız fiil neticesinde oluşan zararın meydana gelmesinde doğrudan bir eyleminin bulunmayan bir gerçek veya tüzel kişi esas olarak bir şeye sahip olması veya statüsü nedeniyle doğan zararın gidermekle yükümlü olacaktır.

Kusursuz sorumluluk hallerinden sayılan özen sorumluluğunun hangi durumlarda ortaya çıkabildiği yine ilgili maddelerde tek tek sayılmıştır. Bunlar adam çalıştıranın sorumluluğu, hayvan bulunduranın sorumluluğu[6] ve yapı[7] malikinin sorumluluğudur. Yazımız devamında yapı malikinin kusursuz sorumlu olduğu hallerle, bu sorumluluğundan doğan zararı giderme borcuna, bu riskler nedeniyle alabileceği önlemlere genel hatları ile değinilecektir.

Olağan hayat akışı içerisinde bir binadan veya geniş anlamda bir yapıdan kaynaklanan herhangi bir sebep sonucunda bir kişi zarara uğrayabilmektedir. Örneklendirecek olursak yapı veya binadan bir cam veya çatı uçup bir aracın veya kişinin üzerine düşer ise zarar meydana gelebilir, aynı şekilde bir binanın veya yapının yapımı aşamasında elektrik hattının yapımında uygun olmayan malzeme kullanımı ve yapım sonrası elektrik hattında kopan tellerin yenilenmemesi nedeniyle bir taraf zarar görebilir. İşte bu gibi durumlarda TBK 69. madde hükümleri uyarınca yapı maliki kusursuz olsa dahi zarardan sorumlu tutulmuştur. Öncelikle her sorumluluk türünde olduğu gibi yapı malikinin de meydana gelen eylem veya olay neticesinde sorumlu tutulabilmesi için, kusuru aranmasa dahi, ortada hukuka aykırılık yaratan bir durum olması, bu durum neticesinde ortaya bir zarar çıkması, ortaya çıkan bu zararın hukuka aykırılık teşkil eden durumdan kaynaklanmış olması yani zarar ile hukuka aykırı eylem arasında illiyet bağının bulunmuş olması gerekir. Bu şartların varlığı halinde yapı maliki veya malikleri, bir binadaki veya yapıdaki yapım bozukluklarından, bakım eksikliklerinden kaynaklı oluşan zararlardan sorumlu tutulacaktır. Burada diğer özen sorumluluğu olan adam çalıştıran ile hayvan bulunduranın sorumluluğundan farklı olarak bir kurtuluş kanıtı getirilmesi de mümkün değildir. Gerçekten gerek adam çalıştıranın gerekse hayvan bulunduranın özen sorumluluğunda, işveren veya hayvan sahibi kimse zararın doğmaması için gerekli özeni gösterdiğini ispat edebildiği takdirde sorumluluktan kurtulabilmektedir. Yapı maliki veya malikleri ise eğer meydana gelen olay maliki oldukları yapıdaki veya binadaki yapım bozukluğundan veya bakım eksikliğinden meydana gelmişse her durumda ortaya çıkan zarardan sorumlu olacaktır. Burada zararın meydana gelmiş olması ve bunun sebebinin yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden kaynaklanması yeterli görüldüğünden kusursuz sorumluluğun ağırlaştırılmış bir sebep sorumluluğuna dönüştüğü söylenebilir.

Bina veya yapıdaki yapım bozukluğunun başlıca sebepleri; teknik ve fennin gereklerine uymayan bir yapım yöntemi kullanılması, kullanılan malzemenin kötü ya da eksik olması, yetersiz personel kullanılması, gerekli güvenlik donanımı olmaması[8] olarak gösterilebilir. Bakım eksikliği ise, yapı eserinin özgüleme amacına uygun özenin gösterilmemiş olması, yapı tamire muhtaç hâle gelmesine rağmen üçüncü kişilerin zarara uğramasını önleyici nitelikte güvenlik tedbirlerinin alınmamış olması, tamir gerekip tamiratın zamanında yapılmamış olması gibi durumları ifade eder[9].

Yapının maliki açısından ise TBK md. 69 bakımından malikin yapı eseri üzerinde fiilî egemenliğe sahip olması şart değildir. Önemli olan, zarara sebep olan olayın gerçekleştiği tarihte yapı eseri üzerinde kimin malik olduğudur. Dolayısıyla, mülkiyet hakkının el değiştirdiği durumlarda, yapım bozukluğu ya da bakım eksikliği önceki malik zamanına dayanıyor olsa bile, TBK md. 69 bakımından zarardan sorumlu olan kişi, yapı eserinin olay tarihindeki malikidir[10]. TBK’nın 69. maddesinin ikinci cümlesi bakım eksikliği ile sınırlı olarak, intifa hakkı ve oturma hakkı sahibi de malik ile müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Kat mülkiyeti ilişkisi çerçevesinde ise her bir bağımsız bölüm malikinin kusursuz sorumlu tutulabileceği haller ortaya çıkabilir. Kendine özgü bir mülkiyet düzeni öngören kat mülkiyeti ilişkisinde her kat malikinin kendi bağımsız bölümü üzerinde tek başına mülkiyet, ortak yerler üzerinde ise paylı mülkiyet hakkı bulunur. Yapı malikinin sorumluluğu yapı eserine malik olmaya dayandığından, bağımsız bölümden kaynaklanan zararlar bakımından kat malikinin tek başına, ortak yerlerden kaynaklanan zararlar bakımından ise tüm kat malikleri sorumlu olacaktır sonucu ortaya çıkacaktır. Bu sebeplerle burada düzenlenen sorumlulukta rücu konusunun da irdelenmesi gerekir. Örneklendirecek olursak, binanın yapımındaki elektrik kablolarının yanlış döşenmesinden dolayı ortaya çıkan bir yangında zarar gören kişilere malik bir tazminat ödemek zorunda kalmışsa, binanın yapımını üstelenen müteahhit veya diğer ilgili kişilere (binayı kendisine satan kişi, mimar, mühendis vb.) rücu davası açabilecektir. Aynı şekilde bir binada süresinde bakım yapılmaması nedeniyle bir asansör düşmüşse ve bir kişi zarara uğramışsa, kira sözleşmesi kapsamında bakım-onarım sorumluluğu eğer kiracı tarafa yüklenilen bir sorumluluksa ve bu sorumluluğun yerine getirilmemesi sebebiyle ortaya zarar çıkmışsa, kiraya veren mülk sahibi ödemek zorunda kalacağı tutarları kiracısına rücu edebilecektir. Kat mülkiyeti şeklinde bir taşınmaz veya yapıda malik olanlar ise ortak alandaki bir yapıdaki bakım-onarım eksikliği veya binanın statiğindeki bir hata nedeniyle ortaya bir zarar çıkarsa bu zararı gidermekten birlikte ve ayrı ayrı sorumlu olacaklardır. Maliklerden bir tanesi bu zararı gidermişse diğer maliklere bu tutarları rücu edebilecektir. Bu örnekte zarar gören kişi 3. bir kişi olabileceği gibi diğer bir paylı mülkiyet sahibi taraf da olabilir.

Yukarıda ana hatları ile ele alınmaya çalışılan bina-yapı malikinin kusursuz sorumluluğu nedeniyle  herhangi bir yapı veya binada tek başına veya paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyet şeklinde malik olan tarafların kusursuz ve ağırlaştırılmış sebep sorumluluğu nedeniyle ilgili binanın yapım aşamasındaki olası eksiklikler-hatalar veya olağan kullanımdan kaynaklı bakım-onarım gerektiren durumlar konusunda daha hassas davranması, mümkünse olası riskleri kapsayıcı bir mali mesuliyet sigortası yaptırması, kendisine yöneltilebilecek olası taleplerde diğer sorumluluk yöneltilebilecek ilgili taraflara durumu ihbar etmesi gerekliliğinin farkında olması gerekir.

Konu ile ilgili herhangi bir soru veya sorununuz olması halinde bizimle irtibat kurmanızı rica ederiz.

 

Saygılarımızla,

 

Av. Senem Nimet ÇETİN

Danışmanlık Departmanı Yöneticisi

 

[1] Öte yandan borç ilişkilerinin kaynakları yalnızca TBK’da düzenlenen durumlarda ortaya çıkmamakta, diğer kanunlarda da borç kabul edilen kaynaklar bulunmaktadır.

[2] Ahmet M. KILIÇOĞLUBorçlar Hukuku Genel Hükümler, 18. Baskı, s.318.

[3] KILIÇOĞLU, s.319

[4] B. Kusursuz sorumluluk

I. Hakkaniyet sorumluluğu

MADDE 65- Hakkaniyet gerektiriyorsa; hâkim, ayırt etme gücü bulunmayan kişinin verdiği zararın, tamamen veya kısmen giderilmesine karar verir.

[5] III. Tehlike sorumluluğu ve denkleştirme

MADDE 71- Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur. Bir işletmenin, mahiyeti veya faaliyette kullanılan malzeme, araçlar ya da güçler göz önünde tutulduğunda, bu işlerde uzman bir kişiden beklenen tüm özenin gösterilmesi durumunda bile sıkça veya ağır zararlar doğurmaya elverişli olduğu sonucuna varılırsa, bunun önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletme olduğu kabul edilir. Özellikle, herhangi bir kanunda benzeri tehlikeler arzeden işletmeler için özel bir tehlike sorumluluğu öngörülmüşse, bu işletme de önemli ölçüde tehlike arzeden işletme sayılır. Belirli bir tehlike hâli için öngörülen özel sorumluluk hükümleri saklıdır. Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin bu tür faaliyetine hukuk düzenince izin verilmiş olsa bile, zarar görenler, bu işletmenin faaliyetinin sebep olduğu zararlarının uygun bir bedelle denkleştirilmesini isteyebilirler.

[6] II. Özen sorumluluğu

1. Adam çalıştıranın sorumluluğu

MADDE 66- Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz. Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, ödediği tazminat için, zarar veren çalışana, ancak onun bizzat sorumlu olduğu ölçüde rücu hakkına sahiptir.

2. Hayvan bulunduranın sorumluluğu

a. Giderim yükümlülüğü

MADDE 67- Bir hayvanın bakımını ve yönetimini sürekli veya geçici olarak üstlenen kişi, hayvanın verdiği zararı gidermekle yükümlüdür. Hayvan bulunduran, bu zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse sorumlu olmaz. Hayvan, bir başkası veya bir başkasına ait hayvan tarafından ürkütülmüş olursa, hayvanı bulunduranın, bu kişilere rücu hakkı saklıdır.

 b. Alıkoyma hakkı

MADDE 68- Bir kişinin hayvanı, başkasının taşınmazı üzerinde bir zarar verdiği takdirde, taşınmazın zilyedi, o hayvanı yakalayabilir, zararı giderilinceye kadar alıkoyabilir; hatta durum ve koşullar haklı gösteriyorsa hayvanı diğer yollarla etkisiz hâle getirebilir. Bu durumda, taşınmazın zilyedi derhâl hayvan sahibine bilgi vermek ve sahibini bilmiyorsa, onun bulunması için gerekli girişimleri yapmak zorundadır.

[7] Yapı eseri ise insan tarafından yapılan, belli bir toprağa bağlı olan her şeydir. Buna göre elektrik direkleri, bahçe duvarları, yol, kuyu vb. yapı eseridir. Bina ise, insanlar tarafından araziye bağlı olarak barınmak veya diğer ihtiyaçlar için yapılan çevresi ve üstü tam veya az kapalı yapı eseridir.

[8] Eren, Borçlar Hukuku, N. 2061.

[9] Eren, Borçlar Hukuku, N. 2062.

[10] Eren, Borçlar Hukuku, N. 204

marsbahis adresi marsbet flughafentransfer şişli escort sweet bonanza bahsegel bahsegel sweeet bonanza oyna şişli escort bayan sweet bonanza