SAYI: ÖZDERİN 2021/24
Günlük hayatta; yatırımlarımız, ticari ilişkilerimiz veya borçlarımız söz konusu olduğunda en sık karşımıza çıkan ekonomik terimlerden birisi faizdir. Bir tarafın birisine karşı herhangi hukuki bir yükümlülüğünün doğması veyahut anlaşma akdeden taraflardan herhangi birisinin diğerine karşı borcunu süresinde ifa etmemesi halinde uygulanacak faizin hangi tür olacağı, bunun oranı, başlangıç tarihi, faizin üst sınırı, faiz talep edebilme şartları, gerek muhasebeyi ilgilendiren gerekse yargıya intikal eden süreçlerde oldukça karmaşa çıkaran bir konu olabilmektedir. Öyle ki, çoğu zaman anapara/borca odaklanılmakta, hesaplanan faizin hukuken doğru bir şekilde tespit edilerek hesaplandığına dikkat edilmeyebilmektedir. Ancak, bunun doğru bir şekilde yapılmaması, konunun yargısal boyuta taşınması halinde yargılamanın uzamasına neden olmaktadır.
Faize ilişkin esas düzenlemeler mevzuatımızda en başta 6098 sy. Türk Borçlar Kanunu (“TBK”), 6102 sy. Türk Ticaret Kanunu (“TTK”), 3095 sy. Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’da (“6098 sayılı Kanun”) yer almakta olup ayrıca kanun koyucu tarafından özel olarak düzenlenen İş mevzuatı, Tüketici mevzuatı gibi hukuki ilişkilerde ilgili faiz türü belirlemesi ve faiz başlangıç günleri ayrıca düzenlenmiştir. İşbu yazımız incelemesinin temel konusunu ise daha çok ticari ilişkilerdeki temerrüt faizi, muacceliyet şartları ile başlangıç tarihine değinmektedir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, ele alınış şekline göre faiz kavramının niteliğinin ve tanımının değişeceğini bilmek gerekir. Çünkü faizi doğuran hukuki ilişkinin niteliği veyahut kaynağına göre; faizin düzenlendiği kanun, tabi olduğu kurallar, başlangıç tarihi ve üst sınırı değişecektir.
- Genel Olarak Faiz Kavramı;
Türk mevzuatında, faiz için temel olarak temerrüt faizi ile anapara faizi ayrımı yapılmaktadır. Bu anlamda genel terim ile anapara faizi, henüz temerrüt (borcun ödenmemesi hali) gerçekleşmeden, ödenmesi lazım gelen kredili, vadeli veya taksitli satışlarda uygulanabilir. Bu anlamda uygulamada anaparaya uygulanacak faiz -vade farkı- olarak da adlandırılmaktadır. Temerrüt faizi ise, bir tarafın borcunu vadesinde ödemeyerek veya hukuki bir yükümlülüğüne neden olacak eylemi süresinde yerine getirmeyerek, diğer tarafa, anaparaya ilave olarak vade gününden itibaren ödemesi lazım gelen tutardır.
Bahsi geçen faiz türlerinin sebebi kanun veyahut taraflar arasındaki sözleşme olabilir. Para borcuna faiz işleyeceğine taraflar karar vermişlerse bu faize iradi (akdi) faiz denirken; taraflar arasında kararlaştırılmadığı halde doğrudan doğruya kanun kaynaklı olarak işleyen faize kanuni faiz (ticari veya yasal faiz olabilir) denmektedir. Belirtmek gerekir ki, taraflar kanunun emredici hükümleri çerçevesinde ve sınırlarında aralarında akdedecekleri anlaşmalarla belirli bir iradi bir faiz oranı belirlememişlerse, hukuki ilişkinin niteliğine göre kanuni olarak belirlenen faiz tutarları uygulanacaktır[1].
- İradi Faizde Dikkat Edilmesi Gereken Kanuni Sınırlamalar
Yukarıda açıklandığı gibi taraflarca belirlenebilecek olan iradi faizin taraflar arasındaki hukuki ilişki nazara alınarak dikkat edilmesi gereken bazı sınırlandırmaları bulunmaktadır. Bu anlamda söz konusu hukuki ilişkinin tacirler arasında gerçekleşmesi ile bir tarafı kanun koruyucu tarafından da gözetilen gerçek kişiler (işçi, tüketici gibi) olması halinde farklılık teşkil edeceği açıktır.
Bilindiği üzere, TTK’da yer alan 8. Madde ile[2] belirlenen genel ilkeye göre, tacirler arasında akdedilen ticari işlerde sözleşme ile belirlenen iradi faiz serbestçe belirlenebilir. TBK’nın 120. maddesine göre[3] ise, sözleşme ile kararlaştırılacak olan yıllık temerrüt faiz oranı, kanunen o hukuki ilişki türü için öngörülen faiz oranının yüzde yüzden fazlasını aşamayacaktır. Ancak, her ne kadar TBK ile çizilen söz konusu sınır maddenin ele alınışında tacir veya tacir sıfatı olmaksızın gerçek kişi ayrımı yapmasa da, genel yargı uygulamalarına göre, tacirler arasındaki ilişkilerde sözleşme serbestisine üstünlük tanındığı ve TBK’da bahsi geçen üst sınırın uygulanmadığı söylenebilir. Bir başka deyişle, bir tarafı tacir olmayan bir taraf ile akdedilecek adi sözleşmelerde, başka bir mevzuat ile aksi bir kanuni düzenleme öngörülmemişse, belirlenecek olan faiz oranı, kanunen o ilişki için belirlenen faiz oranının iki katını aşamayacaktır. Yine belirtmek gerekir ki, bir tarafı kanun koyucu tarafından korunan işçi gibi taraflarla akdedilen sözleşmelerde, bu tarafların aleyhine olacak şekilde kanunen belirlenen orandan daha düşük bir tutarda faiz belirlenemeyeceği, aksi halde ilgili mevzuatça öngörülen faiz oranının uygulanacağı aşikardır. Ayrıca ticari iş niteliğinde olsa da mal ve hizmet tedariki söz konusu olduğunda faizin üst sınırı için olmasa da, üretici tarafı korumak amacıyla faizin alt sınırları bulunduğuna bir alt başlıkta değinilmiştir.
- Faiz Başlangıç Tarihlerine İlişkin Sorunlar ve Örnekler
Tüm bu açıklananlardan sonra ise, her ne nitelikte olursa olsun faizin, hangi tarihten itibaren işletmeye başlayacağımız sorusu gündeme gelecektir. Ancak, burada da hukuki ilişkinin türü önem arz etmekte olduğu gibi, özellikle ticari ilişkilerde taraflar arasında varsa akdedilmiş sözleşmeler gündeme gelecektir. Daha çok ticari ilişkilerden kaynaklanan borca yönelik temerrüt faizi başlangıç tarihine ilişkin temel örnekler aşağıda verilmiştir;
- Kambiyo Senedi Olan Çek ve Bonolarda Faiz Başlangıç Tarihi;
Usulüne uygun düzenlenmiş ve ibraz edilmiş bir çek söz konusu olduğunda ise faiz başlangıç tarihi keşide tarihi olacaktır. Bonoda ise, ödeme tarihi olarak yazılı olan tarih esas alınacaktır. Görüldüğünde ödenecek bir kambiyo senedi söz konusu ise, ibraz için ihtarname veya protesto keşide edilmesi gerekecektir.
- Borçlar Hukuku Genel Hükümlere Göre Faiz Başlangıç Tarihi;
Bilindiği üzere Borçlar Kanunu kapsamında bir tarafa karşı yükümlülüğümüz/borcumuz haksız fiil gibi bir kavramdan doğabileceği gibi, taraflar arasındaki ticari veya hukuki ilişkiden de kaynaklanabilmektedir.
- Ticari Nitelikteki İşlerde İşleyecek Faizin Faiz Başlangıç Tarihi; ticari nitelikte bir para borcu mevcutsa faiz, sözleşmede kararlaştırılan vadeden itibaren işlemeye başlar. Böyle bir tarih kararlaştırılmamışsa, noter kanalıyla bir ihtarname keşide edilir ve bu ihtarname sayesinde borçlu temerrüde düşürülür. Temerrüt tarihi de faizin işlemeye başladığı tarih olur.
Bu noktada en sık düşülen yanılgılardan biri; faturaya, fatura düzenlenme tarihinden icra takibi tarihine dek geçen sürede faiz işletilmesidir. Sözleşme ile açıkça belirlenen bir vade yok ise, temerrüdün gerçekleşmesi için, herhangi bir tereddüt olmaması adına öncelikle ihtarname iletilerek ödeme için süre verilmesini tavsiye ederiz.
- Haksız Fiile İşleyecek Faizin Faiz Başlangıç Tarihi; TBK kapsamında iddia edilecek bir haksız fiilde faiz başlangıç tarihi, haksız fiile neden olay veya taraflar arasındaki varsa sözleşme hükümlerine göre değişiklik gösterebilirse de, genel olarak haksız fiilinde işlendiği tarih esas alınarak faiz hesaplanacağı söylenebilir.
- İradi/Akdi Faiz Belirlenmemişse Kanunen Uygulanacak Faiz Türü ve Oranı
Bu tespit edilirken, yine öncelikle para borcunu doğuran ilişkinin türü doğru nitelendirilmelidir.
Ticari nitelikte – tacirler arasında borç doğuran ilişkilerde yani TTK’da düzenlenmiş işlerden doğan para borcuna işleyecek faiz oranı söz konusu olduğunda, yukarıda izah edildiği gibi TTK uyarınca sözleşme serbestisi ilkesi geçerlidir yani taraflar serbestçe bu oranı kararlaştırabilirler. Ticari niteliğe sahip işlerde temerrüt faizi taraflarca yazılı ve karşılıklı imzalı bir akit ile kararlaştırılmamışsa, 3098 sy. Kanun’un 2. Maddesi uyarınca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı[4] talep edilebilir ki, bu da şu an TCMB güncel verilerine göre yıllık %16,75[5]’dir. Söz konusu ticari nitelikteki iş mal ve hizmet tedarikine ilişkinse; bu oran TTK’nın 1530. Maddesinin 7. Fıkrası[6] istisnası nedeni ile üreticileri korumak için TCMB güncel verilerine göre yıllık %18,25[7] olacak ve bahsi geçen TTK hükmü nedeniyle (üreticileri korumak adına) bu orandan az kararlaştırılamayacaktır.
Adi nitelikteki işlerde taraflar kanunun yukarıda bahsi geçen genel sınırlamaları çerçevesinde (adi nitelikte olduğu için kanuni faizin iki katını geçemez) faiz oranının ne olacağına karar vermemişlerse, bu oran yine kanun tarafından belirlenecektir. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun md.1[8] uyarınca faiz ödenmesi gereken hallerde oran kararlaştırılmamışsa faiz ödemesi yıllık %12 üzerinden yapılır. Söz konusu maddenin devamında Cumhurbaşkanı’na bu oranı değiştirme yetkisi verilmiş olup ilgili yönetmeliklerle bu oran işbu bülten yazımız tarihi itibari ile %9[9] olarak değiştirilmiştir.
Yazımızda yer verilen oranlar güncel değerleme oranı veya tebliğlerle değişiklik gösterebileceğinden herhangi bir hak kaybı yaşanmaması adına güncel verileri dipnotlarda yer alan linkler üzerinden takip etmenizi rica ederiz.
Yukarıda ana hatları ile değinildiği üzere; temel inceleme konumuz olan ticari bir alacağın süresinde ödenmemesi nedeniyle uygulanacak olan temerrüt faizi oranı taraflarca serbestçe belirlenebilir. Böyle bir belirleme yapılmadığı takdirde ise, TCMB Merkez Bankasının güncel değerleme oranlarında kısa vadeli işleri için uygulanan avans faiz oranları uygulanacaktır. Faiz başlangıç hesabı için borcun süresinde ödenmemesi yani temerrüdün gerçekleşmesi gerekir. Sözleşme veya senet ile belirli bir vade/ödeme tarihi belirtilmişse bu süre başlangıç kabul edilecek, böyle bir belirleme yapılmadığı takdirde ise muacceliyetin gerçekleşmesi için ödeme ihtarnamesi iletilmesi veya doğrudan takibe geçilmesi yerinde olacaktır. Bu ihtarname ile verilen ödeme süresi sonunda veya yapılan takip sonrası verilen sürede ödeme yapılmaması halinde, işbu tarihler itibari ile temerrüt faizi hesaplanmaya başlayacaktır. Dikkat edilmelidir ki, faturada düzenlenen tarih temerrüt için tek başına yeterli olmayacaktır.
Konu ile ilgili herhangi bir soru veya sorununuz olması halinde bizimle irtibat kurmanızı rica ederiz.
Saygılarımızla,
Danışmanlık Departmanı Yöneticisi Dava Departmanı
Av. Senem ÇETİN Stj. Av. İrem Can TANIŞ
[1] TBK 2. Temerrüt faizi a. Genel olarak MADDE 120- Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir.
[2] TTK III - Ticari işlerde faiz 1. Oran serbestisi ve bileşik faizin şartları MADDE 8 - (1) Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir. (2) Üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerlidir. Şu şartla ki, bu fıkra, sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz. (3) Tüketicinin korunmasına ilişkin hükümler saklıdır. (4) Bu maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarına aykırı olarak işletilen faiz yok hükmündedir.
[3] TBK 2. Temerrüt faizi a. Genel olarak MADDE 120 - Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.
[4] 3098 sy. Kanun Temerrüt faizi Madde 2 – (Değişik : 15/12/1999 - 4489/2 md.) Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1 inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir. Söz konusu avans faiz oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur. Temerrüt faizi miktarının sözleşmede kararlaştırılmamış olduğu hallerde, akdi faiz miktarı yukarıdaki fıkralarda öngörülen miktarın üstünde ise, temerrüt faizi, akdi faiz miktarından az olamaz.
[5] https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Temel+Faaliyetler/Para+Politikasi/Reeskont+ve+Avans+Faiz+Oranlari
[6] TTK F) Ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ile mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları MADDE 1530…..
(7) Bu madde hükümleri uyarınca alacaklıya yapılan geç ödemelere ilişkin temerrüt faiz oranının sözleşmede öngörülmediği veya ilgili hükümlerin geçersiz olduğu hâllerde uygulanacak faiz oranını ve alacağın tahsili masrafları için talep edilebilecek asgari giderim tutarını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası her yıl ocak ayında ilan eder. Faiz oranı, 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunda öngörülen ticari işlere uygulanacak gecikme faizi oranından en az yüzde sekiz fazla olmalıdır.(1)
[7] https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Istatistikler/Piyasa+Verileri/TTK+Md.+1530
[8] 3095 sayılı Kanun md. 1: Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde, miktarı sözleşme ile tespit edilmemişse bu ödeme yıllık yüzde dokuz (*) oranı üzerinden yapılır. Cumhurbaşkanı, bu oranı aylık olarak belirlemeye, yüzde onuna kadar indirmeye veya bir katına kadar artırmaya yetkilidir.
[9] https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.3095.pdf (1) Kanuni faiz oranının, 1/1/2006 tarihinden geçerli olmak üzere yıllık % 12’den % 9’a indirilmesi 19/12/2005 tarihli ve 2005/9831 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kararlaştırılmıştır.