img-01

Haber & Etkinlikler

Bilgi Arama

Sözleşmelerdeki Sorumsuzluk Kayıtları

2023-07-07

SAYI : ÖZDERİN 2023/15

 

Bu bültenimizin konusu özellikle global çapta gerçekleştirilen tedarikçi sözleşmelerinde, büyük ölçekli firmaların standart satın alma ve satış mukavelelerinde, yazılım ve bilişim konuları ile ilgili ticari akitlerde karşımıza çıkan sorumsuzluk veya sorumluluğu sınırlayan hükümlerin hukuken geçerliliğinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) 115. ve 116. maddeleri çerçevesinde değerlendirilmesidir.

Sözleşme Serbestisi İlkesinin Sınırları ve Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar bültenimizde açıkladığımız üzere, “sözleşme serbestisi” hukukumuzda temel ilke olarak benimsenmiş olsa da kanun koyucu tarafından zaman zaman emredici hükümler veya şekil şartları ile bazı durumlarda sınırlar çizilmiştir. Bu temel serbesti ilkesi gereği, hukukumuz sözleşme ile ihlal hallerinde ileride doğması muhtemel bir tazminat alacağının sınırlandırılmasına izin vermekteyse de aşağıda değineceğimiz durumlarda hükümsüz kabul etmektedir.

Taraflar aralarında akdedecekleri sözleşmede yer alan bir madde ile veya müstakil olarak imzalayacakları bir sorumsuzluk anlaşması ile bir tarafın diğerine karşı veya tarafların birbirlerine karşı sorumluluklarını tamamen veya kısmen ortadan kaldırabilirler. Bahsi geçen hükümler sözleşmelerde kabaca şu şekillerde karşımıza çıkmaktadır;

“Bu sözleşme tahtında kendisine yüklenen yükümlülükler ya da her türlü sorumluluk yaklaşımı kapsamında herhangi bir sorumluluğu doğduğu ihtimalinde Tedarikçi’nin Müşteri’ye zararlarına karşı toplam sorumluluğu, bu sözleşme bağlamında (i) Müşteri’nin doğrudan zararından ve (ii) beş yüz bin (500.000) TÜRK LİRASI hangisi daha az ise onunla sınırlıdır. Tedarikçi, (ihmal de dahil olmak üzere) herhangi bir sorumluluk teorisi ya da eylem kapsamında; kar kaybı, gelir veya tasarruf kaybı, veri kullanımı kaybı dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere, herhangi bir özel, arızi, cezai, örnek niteliğinde veya sonuçsal zarardan hiçbir koşulda Müşteri’ye karşı sorumlu olmayacaktır.”

Taraflar çoğu zaman söz konusu hükümlere dikkat etmemekte (veya mecburen imzalamakta), ileride ortaya çıkabilecek olası aksi durumlarda doğabilecek zarar boyutlarını da baştan öngörememektedirler. Ancak özellikle dağıtım-distribütörlük ayaklarının oldukça komplike hale geldiği, bir ürün veya hizmetin nihai tüketicilere ulaşmasındaki çok taraflı ilişkiler olduğu global yaşamda, olası bir ihlalin zarar ve kayıpları sanıldığından çok daha fazla olabilmektedir. Öyle ki bu tutarlar taraflar arasındaki ticaretin net karlılığını hatta cirosunu dahi geçebilmektedir. Bu sebeple bu gibi anlaşmalardaki hükümlerin gerek hukuken gerekse ticari boyutta dikkatle değerlendirilmesi gerekir.

Sorumluluğu sınırlandıran kaydın lehimize olduğu durumda, öngördüğümüz sorumsuzluk hükmünün TBK 115. ve 116. maddelerindeki sınırlamalara uygunluğu muhakkak bir hukuki danışman tarafından incelenmelidir. İlgili hükümlerde tazminat sorumluluğu doğan borçlu tarafın ihlalinin kendi eyleminden kaynaklanması hali (md. 115[1]) ile yardımcı kişilerinin eylemlerinden kaynaklandığı hal (md. 116[2]) ayrı ayrı düzenlemiştir.

TBK’nın sorumluluğun ve giderim borcunun kapsamı başlıklı 114. maddesinde kural olarak ihlal sebebiyle sorumluluğu doğan borçlu taraf, her türlü kusurundan sorumludur. Bu sebeple kusurdan kaynaklanan sorumluluğun sınırlandırılması ancak taraflar arasında bu hususta yazılı bir anlaşma imzalanması koşuluna bağlıdır. Yine sorumluluğu sınırlandıran hal özel bir kanunla yasaklanmamış olmalıdır. Ayrıca 115. maddede yer alan ilk cümle gereği de her türlü kusurdan sorumluluk sınırlandırılamamakta, eğer kast veya ağır bir kusur hali var ise yapılan anlaşma geçersiz kabul edilmektedir. Zira sözleşmeler güven ilişkisine/ahde vefa ilkesine dayanmakta, bir tarafın kastı veya ağır ihlali durumu sözleşme ilişkilerinin temelini sarsmaktadır. Bir başka deyişle, taraflar veya taraflardan biri ancak hafif kusurundan kaynaklı eylemlerinden doğabilecek tazminat sorumluluğunu kısıtlayabilecek veya ortadan kaldırabilecektir. Kaldı ki satış sözleşmelerindeki ayıptan sorumluluğu düzenleyen TBK 221. maddesi[3] de satıcının ortaya çıkan bir ayıpta ağır kusurunun bulunması halinde ayıptan sorumluluğu sınırlandırabilecek herhangi bir hükmün kesin olarak hükümsüz olacağını öngörmektedir[4].

Bir diğer şart ise taraflar arasında eğer bir hizmet ilişkisi var ise bu hizmet ilişkisini düzenleyen sözleşmelerle de sorumluluğun sınırlandırılamamasıdır. Hukukumuzda hizmet sözleşmesi olarak değerlendirilen tipik anlaşma tipi iş sözleşmeleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Yani bir işveren, personelleri ile akdedeceği iş sözleşmelerinde personeline karşı sorumluluğunu sınırlandırabilecek herhangi bir hüküm öngörmüş olsa dahi kesin olarak hükümsüz kabul edilecektir. İşveren gerek hafif gerekse ağır tüm ihmal ve kusurlarından sorumlu olacaktır.

115. maddede düzenlenen bir diğer şart ise uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa, borçlunun hafif kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşmaların da geçersiz olduğudur. Bu şart ile ilgili örnek verecek olursak avukatlık, noterlik, doktorluk vb. meslekler uzmanlığı gerektirdiği gibi aynı zamanda kanun ya da yetkili makamlar tarafından verilen izinle icra edilebilmektedir. Bu sebeple ilgili meslek sahibi kişiler sorumluluklarını ağır veya hafif kusur fark etmeksizin sınırlandıramamaktadır.

Borçlunun doğrudan kendi eylemlerinden sorumluluğunun sınırlarını düzenleyen işbu madde devamında md. 116. ile yardımcı kişilerinin (yanında çalışanlar, ifa yardımcıları vb.) eylemlerinden kaynaklanan sorumluluğu bakımından sorumsuzluk anlaşması koşulları düzenlenmiştir. Burada 115. maddedeki hallerden farklı olarak borçlunun yardımcılarının eylemleri ile ilgili sınırlandıran hükmün ağır veya hafif kusur şeklinde bir ayrımı yapılmamış, eğer kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebilen konusu uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat söz konusu değilse, borçlunun yardımcı kişilerinin eylemlerinden de sorumluluğunu tamamen veya kısmen ortadan kaldırabilmesi mümkün kılınmıştır.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında, sorumsuzluk anlaşmalarının gerek aleyhine olası bir tazminat alacağını sınırlandıran kayıtlar konulan tarafça, gerekse lehine sorumluluğunu sınırlandıran tarafça dikkatle değerlendirmesi gereken hükümler olduğu, şartları bakımından hukuki danışmanlarca, olası zarar tutarı öngörüsü açısından ise taraflar arasındaki hukuki ilişkiye/ticarete hakim bir uzmanca birlikte incelemesinde fayda bulunmaktadır.

Konu ile ilgili herhangi bir soru veya sorununuz olması halinde bizimle irtibat kurmanızı rica ederiz.

 

Saygılarımızla,

 

Av. Senem ÇETİN

Danışmanlık Departmanı Yöneticisi


[1] Sorumsuzluk anlaşması md. 115 Borçlunun ağır kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşma kesin olarak hükümsüzdür. Borçlunun alacaklı ile hizmet sözleşmesinden kaynaklanan herhangi bir borç sebebiyle sorumlu olmayacağına ilişkin olarak önceden yaptığı her türlü anlaşma kesin olarak hükümsüzdür. Uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak kanun ya da yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa, borçlunun hafif kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.

[2] Yardımcı kişilerin fiillerinden sorumluluk md. 116 Borçlu, borcun ifasını veya bir borç ilişkisinden doğan hakkın kullanılmasını, birlikte yaşadığı kişiler ya da yanında çalışanlar gibi yardımcılarına kanuna uygun surette bırakmış olsa bile, onların işi yürüttükleri sırada diğer tarafa verdikleri zararı gidermekle yükümlüdür. Yardımcı kişilerin fiilinden doğan sorumluluk, önceden yapılan bir anlaşmayla tamamen veya kısmen kaldırılabilir. Uzmanlığı gerektiren bir hizmet, meslek veya sanat, ancak kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa, borçlunun yardımcı kişilerin fiillerinden sorumlu olmayacağına ilişkin anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.

[3] Sorumsuzluk anlaşması md. 221 Satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma kesin olarak hükümsüzdür.

[4] Benzer bir sınırlamayı zapta karşı sorumluluğu düzenleyen TBK md. 214 son cümlede de görmekteyiz