img-01

Haber & Etkinlikler

Bilgi Arama

Mal Teslimi ve İspat Yükümlülüğü

2021-06-22

SAYI: ÖZDERİN 2021/03

 

Uygulamada sıkça karşılaştığımız sorunlardan birisi de alacaklı tarafça düzenlenip borçluya gönderilen ve yasal süresinde itiraz edilmemiş faturanın, malın teslim edilmiş ve işin yapılmış olduğunu gösterip göstermeyeceği noktasındaki ikilemdir. Bu husustaki karışıklığı gidermek adına konu temel hatları ile aşağıda irdelenmiştir:

  1. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Madde 21’de[1] faturanın tanımı verilmiş olup faturanın tebliğinden itibaren 8 günlük itiraz süresi ve süresinde itiraz edilmediği takdirde ilgili fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Sözlükteki anlamı itibariyle de fatura; yapılmış, verilmiş, gönderilmiş, iş, imal ve hizmeti göstermektedir.

Fatura içeriğine 8 gün içerisinde itirazda bulunulmadığı takdirde sadece faturada belirtilen verilerin doğru olduğu anlamı doğmaktadır. Faturanın verilmesine neden olan iş veya hizmetin de yapılmış olduğunun kabulü anlamını gelmez. Uyuşmazlık halinde, işin yapılmış olduğunun, eğer fatura konusu mal ise de teslim edilmiş olduğunun kanıtlanması gerekir.

Yargıtay bir kararında faturanın içeriğine 8 gün içerisinde itirazda bulunulmaması halinde sadece faturada belirtilen verilerin doğru olduğu karinesinin doğacağı, yani faturanın verilmesine sebep olan iş veya hizmetin yapılmış olduğunun kabulü anlamına gelmeyeceğine hükmetmiştir. Anılan karara göre sözleşme konusu işin yapılmış olduğunun davacı/alacaklı tarafından kanıtlanması gerekir ve faturanın ticari deftere kaydedilmiş olması bile yalnızca karine teşkil etmekte olup her zaman aksi ispat edilebilir.[2]

Yargıtay’ın bu kararı süresi içinde itiraz edilmeyen faturanın, konusu olan malın teslim edilmiş, iş veya hizmetin yapılmış olduğunun kabulü anlamına gelmeyeceği yönündedir.

  1. Satış sözleşmelerinde ise malın teslim edildiği, teslim makbuzu, sevk irsaliyesi, irsaliyeli fatura ile ispat edilir. Kuşkusuz, bu belgelerin imzalı ve imzaların, alıcıya veya alıcının çalışanına ait olması gerekir. Yalnız, imzanın alıcı veya çalışanı yanında, başka biçimde teslim almaya yetkili sayılabilecek kişiye ait olup olmadığının da değerlendirilmesi gerekir. Uygulamada, bu belgelere, sadece kime ait olduğu anlaşılamayan imza atıldığına veya sadece ismin yazıldığına sıklıkla rastlanılmaktadır. Bu durum alacaklının aleyhine olup malın teslim edildiğine ilişkin ispat külfeti davacı/alacaklıya ait olmaktadır.

Yargıtay yukarıdaki hususla ilgili bir kararında, somut olaydaki makbuzun altında davalı tarafa ait imza olmadığına dikkat çekerek faturanın tek başına alacağın varlığına delil olamayacağını belirtmiştir. Teslimin hukuki bir işlem olması ve bu işlemin ancak yazılı delille ispat edilebilmesi sebebiyle yerel mahkemenin davanın kabulüne dair verdiği kararı usul ve yasaya aykırı bularak bozmuştur.[3]

  1. Diğer taraftan, alıcı tarafından Vergi Dairesi’ne bildirilen BA-BS formları da fatura kapsamındaki malın teslim edildiğini gösterir. Ancak her fatura ve her taraf BA-BS bildirim yükümlülüğüne sahip değildir. BA-BS bildirim yükümlülüğündeki limit, KDV hariç 5.000 TL iken; e-arşivde mükellefler arasında limit vergiler dâhil toplamı 5.000 TL'yi geçen faturalardır. Bu sebeple yine satıcı taraf BA-BS bildirim yükümlülüğüne girmeyen malı teslim ettiğini yazılı belge ile ispat etmek zorundadır. 
  2. Malın teslim edildiğine ilişkin bir diğer ispat aracımız tanık delilidir. Ancak tanık delili uygulamada sıklıkla yanlış yorumlanmaktadır. Fatura konusu malların teslimin tanık ile ispatlanabilmesi için HMK Madde 200[4] uyarınca, yapılan hukuki işlemlerin yapıldığı zamanki miktar veya değerlerinin 2.500,00 TL’yi geçmemiş olması gerekmektedir. Hukuki işlem bu meblağı geçtiği takdirde tanık ile ispat ancak karşı tarafın açık muvafakati ile mümkündür.

 Yargıtay bir kararında, faturadaki malların değeri göz önünde bulundurulduğunda tanık dinlenilerek karar verilmesini yukarıda bahsedilen kanun maddesine aykırı görerek verilen yerel mahkeme kararını bozmuştur.[5]

Yukarıda ayrıntılı şekilde açıkladığımız hususları özetlemek gerekirse:

Açıklanan hususlara yönelik herhangi bir sorununuz olması halinde tarafımızla her zaman irtibata geçebilirsiniz. 

 

Saygılarımızla,


Av. Seval Arife MERTEK
Dava Departmanı 

 


[1] TTK Madde 21: (1)Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir. (2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. (3)Telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazıyı alan kişi, bunu aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itirazda bulunmamışsa, söz konusu teyit mektubunun yapılan sözleşmeye veya açıklamalara uygun olduğunu kabul etmiş sayılır.

[2]  Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05.05.2005 Tarih, 2004/7832 E. 2005/4738 K. sayılı ilamı

[3] Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 05.02.2020 tarihli, 2017/8713 E. 2020/1330 K. sayılı ilamı

[4] HMK Madde 200: (1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. (2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.

[5] Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 25.10.2018 tarihli, 2016/20080 E. 2018/5254 K. sayılı ilamı