SAYI: ÖZDERİN 2022/4
İcra takiplerinde hızlı ve lehe sonuçlar alabilmek için mutlak suretle dikkat edilmesi gereken hususları aşağıdaki maddeler halinde sizler için açıklamaya çalıştık.
- Alınmış olan kambiyo senetlerinde (özellikle bono ve çeklerde) yer alan bilgilerde değişiklik veya ilave yapmak istemeniz durumunda, bunu ancak karşı tarafın (imzalayanın veya imza yetkilisinin) imzası ile gerçekleştirmeniz gerekir. Aksi durumlar ve tahrifatlar, Türk Ceza Kanunu anlamında sahtecilik suçuna vücut verecektir. [1]
- Çekler vadesinde ödenmediği takdirde beklemeden bankaya ibraz edilmeli ve karşılıksız olduğu kayıt altına alınmalıdır. Bu sürelere uyulmazsa, bankalar tarafından karşılıksızdır şerhi koyulamayacağından, çek ile kambiyo yoluyla da takibe gidilemeyecektir. Bu durum, icra takibi yolu ile alacağımızın tahsilini güçleştirecek ve süreci uzatabilecektir. Çekte ibraz süreleri bazı durumlarda bir ay olabilmekteyse de genel kural olarak her durumda ve riske atmamak adına en geç 10 gün olarak kabul edilmesini ve bu süreye uyulmasını tavsiye ederiz.
- Çek ve senetlerin kambiyo senedi vasfını koruduğu süreler TTK uyarınca sınırlanmıştır. TTK’de belirlenmiş sürenin geçmesiyle beraber elinizde bulunan kambiyo senedinin bu vasfını yitireceğini ve bu sebepten ötürü kambiyo senetlerine özgü başlatılmış takibe borçlunun itiraz etmesi halinde takibin iptal edileceğini önemle belirtmek isteriz. Hamilin düzenleyene (asıl borçlu) karşı ileri sürebileceği talepler yönünden zamanaşımı süresi TTK'de 3 yıl olarak düzenlenmiştir.[2][3][4]
- Elinizde bulunan ve ödenmeyen çeklerin keşide tarihinden itibaren 3 ay içerisinde bize ulaştırılması gerekmektedir. Zira bu süre geçtikten sonra İcra Ceza Mahkemesi’nde karşılıksız çek keşide etme suçundan ötürü 3 ay tazyik hapsi olan ceza davası açılamamaktadır. Hapis cezası borçlular nezdinde caydırıcılığı kısmen yüksek olan bir yaptırım olduğundan bu 3 aylık süre de gözetilmelidir.
- Senede, ödenmemesi halinde takip için hangi mahkemeler veya icra dairelerinin yetkili kabul edileceği yazılmalıdır. Aksi halde genel yetki kuralları uygulanacağından, bu kurallara göre borçlunun ikametgâh yerinde takip yapılması gerekebilir. Bu durumda ise, bu yer başkaca bir il veya ilçe ise, takip sürecinde ilave yargılama ve seyahat masraflarına neden olabilecektir. Bu sebepten senet metnine Antalya mahkemeleri yetkilidir yazılmasını tekraren hatırlatırız
- Özellikle birden çok tarafın imzasını içeren, cirantalar silsilesi bulunan senetlerde Kanun bazı durumlarda ilgili taraflara başvuruda bulunulabilmesi için resmi bir şekilde belirli sürelerde ve şekil şartlarında protesto çekilmesini aramaktadır. Bu sürelere uyulmaması hali, diğer ilgili taraflara başvuru imkanını ortadan kaldıracaktır. Dolayısıyla hak kayıpları yaşamamak adına, birden çok muhatabı bulunan vadesinde ödenmeyen senetlerde hiç beklenmeksizin protesto çekilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Zira belirli bir günde veya düzenlenme gününden ya da görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şartını içeren bir senetten dolayı çekilecek ödememe protestosunun, ödeme gününü izleyen iki iş günü içinde çekilmesi zorunludur, bu süre hak düşürücü niteliktedir.[5]
- Çek ya da senedin düzenlenmesi sırasında şirketi temsilen ticaret unvanı üzerine imza atan yetkiliye veya uygun görülen başka birine ek olarak atılı kaşe imzanın hemen yanına herhangi bir şekilde şirketin unvanını içermeksizin kendi imzasını tekrar attırılmalı yani aval alınmalıdır. Bu yöntemle şirket yetkilisini veya uygun gördüğünüz kişiyi, ilgili kambiyo senedindeki meblağ borç için piyasa deyimiyle “kefil” almış olacaksınız. Bu sebepten senet, çek alırken aval almak tahsilatın hızlanması, kolaylaşması yönünde pratik ve etkili bir yöntemdir.[6]
- Aval almak için her ne kadar boşa imza atılması yeterliyse de gene süreci hızlandırmak açısından sizden aval aldığınız kişinin T.C. Kimlik bilgisinin, adres ve iletişim numaralarının alınmasının atlanmamasını sağlamanızı rica ediyoruz.
- Vadesi gelmesine rağmen çek ve senetleri bekletmeden bize göndermeniz tarafımızca da ivedilikle icra takibinin başlatılması gerekir zira bu süreyi geciktirmemiz başka alacaklıların borçlunun malvarlığına haciz tatbik ederek sıra olarak önümüze geçecekleri anlamına gelmektedir. Bu durum dosyanın tahsil kabiliyetini düşürmektedir.
- İcra takibin başlangıç aşamasında müvekkilden düzenli bilgi akışı takibin hızlı sonuçlanmasına da katkı sağlamakta, bu surette işlemleri kolaylaştırmakta, borçlunun haczi kabil mal varlığı daha kolay tespit edilebilmektedir. Takip için evrakların bize gönderilmesi kararı verildiğinde sizlere e-posta üzerinden göndereceğiniz icra takip formumuzu doldurularak bize göndermeniz hepimiz için kolaylık sağlayacaktır.
- Borçlunun kendi mülkiyetindeki mallarının haczedilebilmesi gibi üçüncü kişilerdeki mal ve alacakları da haczedilebilir. Burada alacaktan kastedilen borçlunun bir kıymetli evraka bağlı olmayan alacaklardır. Bu sebepten borçlu veya borçluların çalıştığı firmaların veya kişilerin isimlerini bize iletmenizi sağlamanızı önemle rica ederiz.
- İcra takibi öncesinde veya sonrasında borçludan ödeme aldıysanız hiç bekletmeden bunu bize bildirmelisiniz, zira alacağın bir kısmının ödenmiş olmasına karşın tamamı ödenmemiş gibi yapılan icra takibinde alacaklının kötü niyetli olduğu kabul edilir ve alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilir.[7]
- İhtiyati haciz istemli dosyalarda nakit ya da mektup olarak verilecek teminatın en geç ertesi gün bizlere ulaştırılması çok önemlidir. Bu teminatı aynı gün yatırmamız demek; o gün içerisinde kararı alarak borçlunun tüm malvarlığına haciz koyabileceğimiz anlamına gelmektedir. Bildiğiniz üzere, yatırılan bu teminatlar takip kesinleştikten sonra tarafımıza iade edilmektedir.[8]
- Borçlu aleyhine başlatılacak icra takibi; fatura, cari hesap sair dayanak belgelerine istinaden başlatılacak ise en geç takibe itiraz geldiğinde tarafımıza faturaların, mutabakatların ve irsaliyelerinin gönderilmesi gerekmektedir. Söz konusu bu irsaliyelerde imzaların mutlaka tam olması, imza yetkisi olan biri tarafından imzalanması gerekmektedir. Öte yandan faturaya dayalı takipte ihtiyati haciz talep edersek, hâkimler kati surette imzalı irsaliyeleri görmek istemektedirler. Bu konuda dikkatli davranılması gerekmektedir.
- Takip başlatılan dosyalarda borçlular ile ödeme mutabakatı yapmamak gerekir. Zira takip başlattıktan sonra işleyen faiz, masraf, vekâlet ücreti, karşılıksız çek tazminatı (çek takiplerinde), tahsil harcı ve sair icra masrafları da dikkate alınmalı, borca ilave edilmelidir. Bu sebepten müzakereler için borçluları bize yönlendirmeniz sürecin sağlıklı yürümesini sağlayacaktır.
Konu ile ilgili olarak herhangi bir soru veya sorununuz olması halinde bizimle irtibat kurmanızı rica ederiz.
Saygılarımızla,
Av. Sibel ADIYAMAN Stj. Av. Ezgi KÜTÜKCÜOĞLU
İcra Departmanı Yöneticisi İcra Departmanı
[1] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/6807 E. 2021/6691 K. ve 30.11.2021 tarihli kararı; “…“…Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2016/29020 hazırlık dosyasında alınan uzmanlık raporu, 05/02/2019 tarihli bilirkişi heyet raporu ve Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'nin 11/03/2020 tarihli raporu ile incelenen çek örnekleri birlikte değerlendirildiğinde dava konusu yapılan çeklerin davacı tarafından 5.000,00 TL olarak keşide edildiği ve ... Elektronik Ltd. Şti.'ne verildiği, Z5925561 nolu çekteki 5.000,00 rakamının önüne 2 rakamı getirilmek suretiyle 25.000,00, beşbin yazısının önüne yirmi yazısı getirilerek yirmibeşbin yapıldığı, Z5925562 nolu çekin ise 5.000,00 rakamının önüne 3 rakamı getirilmek suretiyle 35.000,00 beşbin yazısının önüne otuz yazısı getirilerek otuzbeşbin yapıldığı, 2 ve 3 rakamlarının ve yirmi ile otuz yazılarının davacının eli ürünü olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının 50.000,00 TL asıl alacak, 2.733,62 TL işlemiş faiz, 5.000,00 TL çek tazminatı, 150,01 TL komisyon olmak üzere toplam 57.883,63 TL alacak ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.”
[2] 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Madde 749- (1) Poliçeyi kabul edene karşı ileri sürülecek poliçeden doğan istemler, vadenin geldiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
[3] 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Madde 814- (1) Hamilin, cirantalarla düzenleyene ve diğer çek borçlularına karşı sahip olduğu başvurma hakları, ibraz süresinin bitiminden itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. (2) Çek borçlularından birinin diğerine karşı sahip olduğu başvurma hakları, bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yolu ile kendisine karşı ileri sürüldüğü tarihten itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
[4] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2013/13276 E. 2013/22909 K. ve 18.06.2013 tarihli kararı; “... Bononun vade tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 Sayılı TTK'nun 690. maddesi uyarınca poliçedeki zamanaşımına ait TTK' nun 661 ve 663. madde hükümleri bonolar hakkında da geçerlidir. TTK'nun 661/1. maddesi; "Poliçeyi kabul edene karşı açılacak davalar, vadenin geldiği tarihten itibaren 3 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar" şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre poliçeyi kabul eden muhataba (bonoyu düzenleyen keşideciye) karşı yapılacak takiplerde zamanaşımı süresi vadeden itibaren 3 yıldır. İcra takip dosyasının incelenmesinde, alacaklı tarafından 04.01.2007 tarihli borçlunun ev, iş yeri ve kimlik bilgilerinin vergi dairesinden sorulması talebinden, 23.02.2011 tarihli yenileme talebi arasında takip dosyasında zamanaşımını kesen bir işlem yapılmadığı, dolayısıyla bonolar için yasada öngörülen 3 yıllık zamanaşımının gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
[5] 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Madde 714: (1) Kabul etmemenin veya ödememenin, kabul etmeme veya ödememe protestosu denilen resmi bir belge ile belirlenmesi zorunludur.
(2) Kabul etmeme protestosunun, kabule arz için belirli olan süre içinde çekilmesi gerekir. 694 üncü maddenin birinci fıkrasında gösterilen halde poliçenin ilk arzı vadenin son gününde olmuşsa, protesto o günün ertesi günü de çekilebilir.
(3) Belirli bir günde veya düzenlenme gününden ya da görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şartını içeren bir poliçeden dolayı çekilecek ödememe protestosunun, ödeme gününü izleyen iki iş günü içinde çekilmesi zorunludur. Görüldüğünde ödenmesi şart olan bir poliçeden dolayı çekilecek ödememe protestosu, ikinci fıkrada kabul etmeme protestosu için gösterilen süreler içinde çekilir.
(4) Kabul etmeme protestosu çekilmiş olması halinde ödeme için poliçeyi ibraz etmeye gerek olmadığı gibi, ödememe protestosu çekmeye de ihtiyaç yoktur.
(5) Poliçeyi kabul etmiş olsun olmasın muhatap, ödemelerini tatil etmiş veya aleyhindeki herhangi bir icra takibi semeresiz kalmış ise, hamil başvurma haklarını ancak poliçenin ödenmesi için muhataba ibrazından ve protestonun çekilmesinden sonra kullanabilir.
[6] 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Madde 701-: (1) Aval şerhi, poliçe veya alonj üzerine yazılır.
(2) Aval “aval içindir” veya bununla eş anlamlı başka bir ibareyle ifade edilir ve aval veren kişi tarafından imzalanır.
(3) Muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere, poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır.
(4) Kimin için verildiği belirtilmemişse aval, düzenleyici için verilmiş sayılır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Madde 702: (1) Aval veren kişi, kimin için taahhüt altına girmişse aynen onun gibi sorumlu olur.
(2) Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir.
[7] Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2019/2681 E., 2020/370 K. sayılı 10.02.2020 tarihli ilamı: “…Dava, temlik sözleşmesinden kaynaklanan icra takibi nedeniyle menfi tespit davasıdır. Davalı tarafından yapılan icra takibinden önce temlikname uyarınca davacı tarafından davalıya 59.005,12 TL ödeme yapıldığı, buna rağmen bu miktar icra takibinde düşülmeksizin takibe geçilmesinde davalı kötü niyetli olup, mahkemece 59.005,12 TL üzerinden davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken bu talep hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Kararın bu nedenle bozulması gerekirse de yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK' nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK' nın 438/VII. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.”
[8] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2008/3493 E., 2008/4123 K. sayılı 31.03.2008 tarihli ilamı: “İİK’nın 259 ve 260/5 maddeleri uyarınca ihtiyati hacze karar veren mahkeme, ihtiyati haciz kararında, alacağı bir ilama bağlı olmayan alacaklıdan teminat alınmasına da karar verir. Diğer bir deyişle teminata, kararla beraber hükmedilmesi gerekir. Ancak alacaklı, belirlenen bu teminatı mahkeme veznesine yatırmadıkça, bu kararın kendisine verilmesini ve icrasını isteyemez.