SAYI : ÖZDERİN 2022/7
Zararın giderilmesi amacıyla zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesinin tarafı olan sigorta şirketi aleyhine açılan davalarda mahkemece sigorta şirketi aleyhine hükmedilecek tazminatlar "Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarına" göre belirlenirken Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarihli 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı ilamı[1] ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun zorunlu mali mesuliyet sigortasından doğan tazminatların "Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarına" göre belirlenmesine ilişin hükümleri iptal edilmiştir.
Bu bültenimizde Anayasa Mahkemesi Kararı doğrultusunda iptal edilen hükümlerin sigorta şirketine karşı açılacak olan değer kaybı tazminatı davasına yansımaları hakkında bilgi verilecektir.
Değer kaybı, bir aracın kaza öncesi ikinci el piyasasındaki değeri ile kaza sonrası ikinci el piyasası değeri arasındaki fark olarak ifade edilmektedir. Değer kaybı tazminatı zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamında ödenmesi gereken tazminatlardan olup 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu gereği kazaya karışan kusurlu tarafın sigorta şirketinden tahsil edilebilmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarihli 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı ilamından önce 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu Madde 90 uyarınca sigorta şirketinden tahsil edilecek değer kaybı tazminatı Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan Genel Şartname/Şablonda öngörülen usul ve yöntemlere göre hesaplanırken artık kanunun bu maddesi Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda iptal edilmiş, hesaplamanın Türk Borçlar Kanunu hükümlere yapılması gerektiğine karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi bu kararıyla; araç işletenin sorumluluğunun Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiile ilişkin hükümlerine göre belirlenirken, sigortacının sorumluluğunun Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan ZMMS Genel Şartnamesine göre belirlenmesi sebebiyle hesaplanacak tazminat miktarlarındaki ikiliğin önüne geçerek eşitlik ilkesini sağlamıştır.
Bu kapsamda sigorta şirketinden tahsil edilecek değer kaybı tazminatı hesaplanırken genel şartnamenin dâhil etmediği[2] birçok zarar kalemi de değer kaybı hesabına dahil edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin kararı ile gerçekleşen değişiklikten önce hasara uğrayan aracın modeli, yaşı veya kilometresi gibi unsurlar sebebiyle kusursuz ve zarar gören tarafın değer kaybı genel şartnameye göre tam olarak karşılık bulamıyorken, yapılan değişiklik ile Türk Borçlar Kanunu Genel Hükümlere göre daha adil ve rayiç piyasa değerleri üzerinden değer kaybı miktarları belirlenebilmektedir.
Değer kaybı araçta değişen parça bedeli veya tamirat bedeli değildir. Bir aracın kaza öncesi ikinci el piyasasında değeri 100.000,00 TL iken kaza sonrası benzer kazalara sahip araçlar ile kıyaslandığında ikinci el piyasasında 95.000,00 TL’ye alıcı buluyorsa hasara uğrayan aracımızda meydana gelen değer kaybı yaklaşık 5.000,00 TL olacaktır.
Hasara uğrayan aracın değer kaybı hesaplanırken zarar gören parçaların aracın hareket kabiliyeti ve piyasa değerine etkisi üzerinden değerlendirme yapılmaktadır. Örneğin aracınız kazaya uğramış fakat zarar gören parçalar plastik aksam veya düzenli bakım gören parçalardan olması halinde aracın piyasada kaybetmiş olduğu değer az olacakken zarar gören parçalar aracın hava yastığı, ön kaput, tavan gibi ikinci el araç alım satımında aracın rayiç değerini daha fazla düşüren hayati parçalardan olması halinde hesaplanacak değer kaybı daha fazla olacaktır.
Konu ile ilgili olarak herhangi bir soru veya sorununuz olması halinde bizimle irtibat kurmanızı rica ederiz.
Saygılarımızla,
Av. Seval Arife MERTEK
Dava Departmanı