img-01

Haber & Etkinlikler

Bilgi Arama

7. Yargı Paketinde Yer Alan Düzenlemeler ve Değişiklikler

2023-05-10

SAYI   : ÖZDERİN 2023/12

 

Türk yargı sistemindeki sorunlar nedeniyle sistemimizin tıkanması ve yargılama süreçlerinin kontrol edilemez şekilde uzamasının ardından öncelikli olarak 2016 yılında Bölge Adliye Mahkemeleri’nin faaliyete başlaması, ardından arabuluculuk müessesesinin kurulması ile sorunları çözmek ve yargıyı hızlandırmak amaçlanmıştı. Gelinen nokta itibarıyla iki kurumun da beklenen faydayı vermediği açık bir şekilde görülmektedir. İstinaf Mahkemeleri’ne gönderilen dosyalar asgari iki yıl beklemekte; arabuluculuk müessesesinde ise zorunlu olmasına rağmen tarafların ve taraf vekillerinin farklı hesaplar yapmak suretiyle sorunu masada çözmek yerine yargı yoluna taşımaya devam etmektedir. Bilinen gerçek ise; “Sadece kaybedeni ve daha çok kaybedenin olduğu davaların hiçbirinin bir kazananı olmadığı” bu durum her davada kendini tekrarlamaktadır. Enflasyon %100’lerde iken yasal faizin %9, avans faizinin %10,75 olduğu bir yerde ilk duruşma günü altı ay sonrasına veriliyorsa ortada ciddi bir sorun varken ne İstinaf Mahkemeleri ne de arabuluculuk kurumu herhangi bir sorunu çözmek bir yana iyice çıkmaza sokmuştur.

Bütün bunlara rağmen arabuluculuk müessesesine adeta Hint kumaşı muamelesi yapılmış, 7. Yargı paketi ile beraber başka hukuki ihtilaf türleri içinde zorunlu arabuluculuk kurumu getirilmiş ayrıca artık tahsil argümanı kalmayan alacaklının alacağına kavuşmasını engellemek için de ilginç uygulamalar icat edilmiştir.

Yargı sistemimizdeki sorunlara bir nebze çözüm olması amacıyla hazırlanan ve 05.04.2023 tarihli resmi gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren 7. Yargı paketi ile çeşitli kanunlarda yapılan usul ve esasa yönelik gerçekleştirilen değişiklikler açıklanacak, uygulamaya yönelik bilgilendirmeler ve değerlendirmelerimiz yer alacaktır.

  1. 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda Yapılan Değişiklikler
  • Konutta Haciz

İcra ve İflas Kanunu’nun 82. Maddesinin 3. Fıkrası[1] ile aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu sayılan eşyanın ve ortak kullanıma hizmet eden ev eşyalarının haczedilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Yapılan yeni düzenlemeyle beraber aile bireylerine ait kişisel eşyalar ve ailenin ortak kullanımına özgülenmiş tüm ev eşyaları haczi caiz olmayan mallar arasına alınmıştır.

İşbu 7. Yargı Paketi ile madde kapsamı genişletilerek haciz adresinin konut olduğunun anlaşılması halinde icra müdürlüklerince mahkemeye yazı yazılarak hakim onayına sunulmasına karar verilmiştir. Mahkeme tarafından dosyanın tevdi edildiği tarihten en geç üç gün içerisinde dosya üzerinden yapılan inceleme ile kesin olarak bir karar verilecektir. Yani söz konusu konutta haciz yapılabilmesi için öncelikle icra müdürlüklerince icra hukuk mahkemesinin onayına sunulacaktır. Hakim tarafından onay verilmezse haciz işlemi konutta yapılamayacaktır.[2] Konut olmadığı kabul edilen bir yerde haciz işleminin yapıldığı anda mevcut yerin konut olduğu anlaşılır ve borçlu haciz işleminin yapılmasına rıza göstermezse işleme son verilecektir.

Ayrıca 7. Yargı Paketinin konut haczine ilişkin getirmiş olduğu bir diğer düzenleme ise; konut haczine mahkeme tarafından izin verilse dahi ibadete özgü eşyalar, kişisel eşyalar ve aile bireylerinin ortak kullanımlarına hizmet eden diğer ev eşyaları haczolunamayacak eşya kapsamına alınmasıdır.

  • Taşkın Haciz Yasağı

İcra ve İflas Kanunu’nun 85. Maddesinin 1. fıkrası[3] ile alacaklının alacağından fazla mal ve hakkın haczini talep etmesinin caiz olmadığı hüküm altına alınmıştır. Uygulamada ise söz konusu madde metni göz ardı edilmekte, taşkın haciz çokça yapılmaktadır. 7. Yargı Paketi ile bu durumun önüne geçmek amacıyla madde metninin devamına “haczolunur; ancak bu miktarı aşacak şekilde haciz yapılamaz.” Şeklinde ekleme yapılmış, taşkın haciz yasağı ayrıca ve açıkça vurgulanmıştır. Yargı Paketi ile icra takibine konu alacağın miktarını aşacak şekilde haciz yapılması yasaklanmıştır. Taşkın haciz işleminden zarar gören borçlu İİK m. 16/1’e göre işlemin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde icra mahkemesinde şikâyet yoluna başvurulabilir.

Muhafaza işleminin yapılmasına dayanak olan haczin kalkması durumunda yedieminde bulunan malların tasfiyesi için 2004 sayılı kanuna geçici madde eklenmiştir.[4] Böylece yediemin depolarında bulunan malların daha etkin ve hızlı bir şekilde tasfiye edilmesi amaçlanmıştır.

  1. 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda Yapılan Düzenlemeler

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 17. Maddesinin 3. fıkrasında[5] arabulucunun, arabulucu görüşmeleri sonucunda hazırlanan tutanağın sonuçları konusunda taraflara gereken açıklamaları yapacağı hüküm altına alınmıştı. Söz konusu maddeye 7. Yargı paketi ile yapar kelimesinden sonra “ve her türlü iletişim vasıtasını kullanarak hazır bulunmayan tarafları bilgilendirir.” hükmü eklenmiştir. Görüleceği üzere kanun maddesine eklenen ifadeyle arabulucuya faaliyeti sonrasında hazır olmayanlara da her türlü haberleşme vasıtası kullanılarak bilgilendirme yapma ödevi getirilmiştir.

Yine 6325 sayılı kanuna eklenen 17/B maddesi ile gayrimenkullerin devrine veya taşınmazların üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasına ilişkin uyuşmazlıklarda taşınmazlar için ihtiyari arabuluculuk kurumu getirilmiştir. Sayılan uyuşmazlıklar kapsamında tarafların anlaşması halinde anlaşma belgesi düzenlenir. Ancak bu söz konusu anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh alınması zorunludur. İşbu şerh taşınmazın bulunduğu yer sulh hukuk mahkemesinden talep edilir. Anlaşma belgesine şerh alınmasıyla birlikte anılan evrak ilam niteliğinde belge vasfına haiz olacak ve taraflardan birinin ibra etmesiyle istenen işlemler gerçekleşebilecektir.

7. Yargı paketiyle yapılan düzenlemeden önce arabuluculukta anlaşma belgesi taraf asiller, taraf vekilleri ve arabulucunun imzalamasıyla icra edilebilirlik şerhi alınmadan doğrudan ilam niteliğinde belge olabilmekteydi. Getirilen düzenlemeyle icra edilebilirlik şerhi alınmasının zorunlu olduğu haller dışında; anlaşma belgesinin taraflar, taraf vekilleri ve arabulucunun imzalamasıyla, ticari uyuşmazlıklar bakımından ise taraf asiller olmasa dahi taraf vekillerinin ve arabulucunun anlaşma belgesini imzalamasıyla doğrudan ilam niteliğinde belge sayılacak ayrıca mahkemece şerh konulması aranmayacaktır.[6]

6325 sayılı kanunun 18/A Maddesinin yedinci fıkrasına üçüncü cümleden sonra gelmek üzere “avukatı bulunsa bile asıl tarafı da bilgilendirir.” Hükmü, on altıncı fıkrasına ise “arabuluculuk bürosuna başvurulmasından sonra, başvuran taraf aleyhine uyuşmazlık konusuyla ilgili olarak icra takibi yapılması durumunda, başvuran tarafın bu takibe karşı son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren iki hafta içinde 2004 sayılı Kanunun 72.maddesi uyarınca menfi tespit davası açması ve talep etmesi halinde 2004 sayılı Kanunun 72.maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanır.” Cümleleri eklenmiştir.[7] Bu düzenlemeyle beraber arabuluculuk kurumuna başvurulmasından sonra borçlu olan taraf başvurucu ise; uyuşmazlık konusuyla ilgili icra takibi yapılması durumunda bu takibe karşı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. Maddesi uyarınca menfi tespit davası açarak ve bu davaya ilişkin %15’ten aşağı olmayacak şekilde teminat karşılığında ihtiyati tedbir alabilecektir.

  1. Zorunlu Arabuluculuk Kapsamına Alınan Bazı Uyuşmazlıklar

6325 sayılı Kanunun 18/A maddesinden sonra gelmek üzere kanuna 18/B maddesi eklenmiştir.18/B maddesi kapsamında düzenlenen anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerhin mahkemeden alınması şarttır. Söz konusu anlaşma belgesine istinaden alınacak şerh taşınmaz ile ilgiliyse taşınmazın bulunduğu yer sulh hukuk mahkemesinden, diğer anlaşma belgeleri bakımından ise arabulucunun görev yaptığı sulh hukuk mahkemesinden alınır. Bu maddeye göre aşağıda sayılan uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline getirilmiştir.

  • Kira İlişkisinden Kaynaklanan Uyuşmazlıklarda Zorunlu Arabuluculuk

Özellikle son yıllarda kiracı ve kiraya verenler arasında süre gelen çekişmelerin artması ile mahkemelerin bu husustaki iş yükü haddinden fazla artmıştır. Bu durumun bir nebze önüne geçebilmek adına 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nda yapılan düzenleme ile kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar da dava şartı arabuluculuk kapsamına alınmıştır.

Ancak bu değişikliklerle beraber öğretide zorunlu arabuluculuğun hak arama hürriyetine aykırılık teşkil edeceğine yönelik çok fazla tartışma yer almaktadır. Zorunlu arabuluculuğun açık bir şekilde adil yargılanma hakkının ihlaline sebep olacağı, alenî bir yargılamada karşı tarafa yakın temas kurmadan, psikolojik etkilerden uzak, herkese açık ve resmî bir ortamda sonuç almak imkânı, hak aramak isteyen tarafın elinden kendi isteği dışında alındığını savunan görüşler yer almaktadır.[8]

  • Taşınır ve Taşınmazların Paylaştırılmasına ve Ortaklığın Giderilmesine Dair Uyuşmazlıklarda Zorunlu Arabuluculuk

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/B maddesi ile getirilen bir diğer önemli düzenleme ise ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce davacıya arabulucuya başvuru zorunluluğunun getirilmesidir. Ortaklığın giderilmesi davaları öncesi getirilen zorunlu arabuluculuk sürecinin, taraf sayısı fazla olan dosyalarda ne derece uzayacağı ise şimdilik bilinememektedir.

  • 23.06.1965 Tarihli ve 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan Kaynaklanan Uyuşmazlıklar
  • Komşu Hakkından Kaynaklanan Uyuşmazlıklar
  • Ticari Davalar ve İş Sözleşmesinden Kaynaklanan Uyuşmazlıklar, İtirazın İptali, Menfi Tespit ve İstirdat Davalarında Zorunlu Arabuluculuk

Yapılan değişikliklerle beraber ticari davalar ve iş sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar bakımından, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarının zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğu düzenlenmiştir.

Asliye Ticaret Mahkemelerinde konusu parayla ölçülebilen uyuşmazlıkların yargılamalarının heyet halinde yürütülmesi için dava değeri alt sınırı beş yüz bin Türk lirasından bir milyon Türk lirasına çıkarılmış ve bu parasal sınırın her yıl yeniden değerleme oranında arttırılacağı düzenlenmiştir. [9]

Basit yargılama usulünün uygulandığı ticari davaların miktar ve değeri beş yüz bin Türk lirasından bir milyon Türk lirasına çıkarılmıştır.[10]

Konu ile ilgili herhangi bir soru veya sorununuz olması halinde bizimle irtibat kurmanızı rica ederiz.

 

Saygılarımızla,

Av. Sibel ADIYAMAN          Stj. Av. Gülsüm DEMİREL       Öğr. Stj. Özüm Nur TORUN

İcra Departmanı Yöneticisi      İcra Departmanı                   İcra Departmanı

 

[1] İcra ve İflas Kanunu Madde 82/3: Para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireylerine ait kişisel eşya ile ailenin ortak kullanımına hizmet eden tüm ev eşyası haczolunamaz.

[2] İcra ve İflas Kanunu Madde 79/a: İcra müdürü, haciz yapılması talep edilen yerin konut olduğunu tespit ederse, bu yerde haciz yapılmasına karar verir ve bu kararı derhal icra mahkemesinin onayına sunar. Mahkeme, dosyanın tevdi edildiği tarihten itibaren en geç üç gün içinde dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda haciz yapılması talep edilen yerin konut olduğunun anlaşılması halinde kararın onaylanmasına kesin olarak karar verir. Bu kararın icra dairesine bildirilmesi üzerine haciz işlemleri yapılır. Haciz yapılması talep edilen yerin konut olmadığının anlaşılması halinde ise mahkeme, konutta haciz yapılmasına dair kararı kesin olarak kaldırır. Bu kararın icra dairesine bildirilmesi üzerine icra müdürü, mevcut haciz talebi hakkında yeniden karar verir. Mahkemenin onaylama kararı üzerine hacze gidilen yerin konut olmadığının anlaşılması halinde hacze devam olunur. Ancak konut olmadığı kabul edilen bir yerle ilgili verilen haciz kararı üzerine yapılan haciz işlemi sırasında, bu yerin konut olduğu anlaşılır ve borçlu da haczin yapılmasına rıza göstermez ise haciz işlemine son verilir ve müteakip işlemler hakkında birinci ve ikinci fıkra hükümleri uygulanır.

[3] İcra ve İflas Kanunu Madde 85/1: Borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır mallarıyla taşınmazlarından ve alacak ve haklarından alacaklının ana, faiz ve masraflar da dahil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczolunur; ancak bu miktarı aşacak şekilde haciz yapılamaz.

[4] İcra ve İflas Kanunu Geçici Madde 19- Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, Kanuna eklenen 79/a maddesi, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen konutta haciz yapılmasına ilişkin kararlar hakkında uygulanmaz. Bu değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen konutta haciz kararları hakkında, bu değişiklikten önceki hükümlerin uygulanmasına devam olunur. Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, Kanunun 82’nci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi ile ikinci fıkrasında yapılan değişiklikler, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce haczedilmiş eşyalar hakkında uygulanmaz. Bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten önce haczedilen eşyalar hakkında, bu değişikliklerden önceki hükümlerin uygulanmasına devam olunur.”

[5] Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Madde 17/3-Arabuluculuk faaliyeti sonunda düzenlenen tutanağa, faaliyetin sonuçlanması dışında hangi hususların yazılacağına taraflar karar verir. Arabulucu, bu tutanak ve sonuçları konusunda taraflara gerekli açıklamaları yapar ve taraflar hazır değilse her türlü iletişim vasıtasını kullanarak hazır bulunmayan tarafları bilgilendirir.

[6] İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Madde 35- 6325 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “Taraflar ve avukatları ile arabulucunun” ibaresi “Kanunlarda icra edilebilirlik şerhi alınmasının zorunlu kılındığı haller hariç, taraflar ve avukatları ile arabulucunun, ticari uyuşmazlıklar bakımından ise avukatlar ile arabulucunun” şeklinde değiştirilmiştir.

[7] Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Madde 18/A/16- Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından sonra, başvuran taraf aleyhine uyuşmazlık konusuyla ilgili olarak icra takibi yapılması durumunda, başvuran tarafın bu takibe karşı son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren iki hafta içinde 2004 sayılı Kanunun 72. Maddesi uyarınca menfi tespit davası açması ve talep etmesi halinde 2004 sayılı Kanunun 72. Maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanır.

[8] Özekes, M.: Zorunlu Arabuluculuğun Hak Arama Özgürlüğü ve Arabuluculuk İlkeleri Bakımından Değerlendirilmesi, Arabuluculuğun Geliştirilmesi Uluslararası Sempozyumu

[9] İcra ve İflas Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun Madde 15- 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “beş yüz bin” ibaresi “bir milyon” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Bu fıkrada belirtilen parasal sınır, 6100 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasına göre artırılır.”

[10] İcra ve İflas Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun Madde 30- 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “beş yüz bin” ibaresi “bir milyon” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Bu fıkrada belirtilen parasal sınır, 6100 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasına göre artırılır.”