SAYI: ÖZDERİN 2021/23
Kişiler herhangi bir sebeple aralarında ekonomik bir sonuca yönelik ticari veya hukuki ilişki kurduklarında, ileride aralarında doğması muhtemel görülen hukuki uyuşmazlıkları hangi il/ilçe mahkemelerinde veya başkaca alternatif çözüm yolları ile (bir bütün olarak “yetki şartı” veya “yetki sözleşmesi” olarak bahsedilecek olup işbu yazımızda daha çok mahkeme ile icra dairelerinin yetkili kılınması hali esas alınmıştır) çözümlemek istediklerini kararlaştırmak da isteyebilirler. Bu isteğin en önemli sebeplerine; ticari işletmelerin organizasyon şemalarının büyümesinden kaynaklı merkez ve şube kavramlarının iç içe geçmesi, adliye sayılarının artması, hukuki süreçlerin takip edildiği yerden yürütülmesi, tarafların doğacak uyuşmazlıkları en belirli, kısa ve ekonomik şekilde çözümlemek istemeleri gibi faktörler gösterilebilir. Hukukumuzda buna yetki şartı veya sözleşmesi denmektedir. Bilindiği üzere, tarafların aralarında böyle bir yetki şartı belirlememiş olmaları halinde, uygulanabilir mevzuat hükümleri çerçevesinde genel yetkili mahkemeler tespit ve tayin edilecektir. Bu kanuni düzenlemeler sonucu çoğu zaman borçlunun ikametgah mahkemesi genel yetkili mahkeme olarak karşımıza çıkabilmektedir.
Borçlar Hukukunda borç doğuran ilişkilere hakim genel ilke sözleşme serbestisi olsa da; bazı hallerde hukukumuzun emredici kuralları gereği, taraflar, bahsi geçen yetki şartını serbestçe belirleyemedikleri gibi, kararlaştırılacak olan yetkinin bazı şartlara sahip olması aranmaktadır.
Bu bültenimizde; borç doğuran ilişkilerde, ileride doğması muhtemel uyuşmazlıkların, hangi yer mahkeme ve/veya icra dairesinde çözümleneceği şartının nasıl kararlaştırılması gerektiği; yani geçerli bir yetki sözleşmesi akdetmenin unsurları açıklanmaya çalışılacaktır.
- Öncelikle, yetki şartının yazılı olarak kararlaştırılmış olması gerekir. Yazılı olarak kararlaştırılacak yetki şartı, tarafların aralarında belirli bir konuda akdedecekleri sözleşme ile belirlenebileceği gibi, ayrı bir yetki sözleşmesi olarak veya başkaca bir kıymetli evrak (senet gibi) üzerinde de yer alabilir. Taraflar, aralarındaki hukuki ilişkiyi düzenleyen esas sözleşmeden bağımsız ayrı bir sözleşme ile yetkili yerleri belirliyorlarsa buna yetki sözleşmesi; esas sözleşmeye ekledikleri bir madde ile belirliyorlarsa buna yetki şartı denmektedir. Bu yetki şartı daha çok karşımıza, tarafların belirli bir konuda akdettikleri sözleşmede, bütünün bir parçası (yan husus) madde olarak çıkmaktadır. Ancak bahsettiğimiz gibi, taraflar, aralarında başkaca bir ana sözleşme akdetmemişse veya tek seferlik alım satım ile sözleşmesiz teklif usulü ticari ilişki yürütülmekteyse, yetki şartı müstakil bir adi yazılı senet veya kağıtta veya teklif metninde belirlenebilir. Bir başka deyişle, yazılılık ve taraflarca yetkinin yer aldığı metnin imzalanması bir geçerlilik şartı olup adi veya resmi yazılı şekilde yerine getirilebilir.[1]
- Yetki şartını belirleyen tarafların, tacir veya kamu tüzel kişiliğini haiz bir kurum olması gerekmektedir. Bu anlamda, her kişi yetki sözleşmesi akdedemez. Geçerli bir yetki sözleşmesi akdedebilmenin ilk ve en önemli şartı, yetki sözleşmesinin taraflarının tacir[2] veya kamu tüzel kişisi olmasıdır.[3] Türk Hukuk Sistemi’nin bu şartı getirmesindeki en önemli amaç; hukuki ilişkinin tarafları arasında güç dengesi mevcut değilse güçlü olanın kendi lehine olan sözleşme hükümlerini dayatmasının ve getirilecek yetki şartının, güçsüz tarafı zor durumda bırakmasının önüne geçmektir. Bu durumda akla gelen ilk sözleşme tipi iş sözleşmeleri olur. İşveren tacir veya kamu tüzel kişisi olsa dahi, işçi tacir sıfatına sahip olmadığından; iş sözleşmelerine, yetki şartı eklenemez veya iş sözleşmesinden doğabilecek uyuşmazlıkların çözümünde ayrı bir sözleşme ile yetkili mahkeme/mahkemeler belirlenemez. Aynı şekilde, gerçek kişi tüketicilerle tacirler akdedilen sözleşmelerde de yetki şartı belirlemesi geçersiz kabul edilecektir.
- Yetki şartına konu olabilecek uyuşmazlık, tarafların üzerinde serbestçe karar verebilecekleri bir konu olmasına da bağlıdır.[4] Zira hukuk sistemi bazı konularda yetki sözleşmesi yapılmasına imkân tanımaz. Bu konulara örnek olarak bir taşınmazın mülkiyetini ilgilendiren uyuşmazlıklar[5], boşanma veya ayrılık davaları[6], iflas davaları, mirastan doğan davalar gösterilebilir.
- Belirlenecek olan yetki şartının yer ve konu yönünden herhangi bir tereddüte yer bırakmaması ve uyuşmazlık konusunun somutlaştırılması gerekir. Bir başka deyişle, madde özelinde karmaşık şekilde yetki şartı tayin edilmemelidir. Öncelikle, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması, yani uyuşmazlığın kaynaklandığı veya kaynaklanacağı hukuki ilişkinin somutlaştırılması gerekmektedir. Dolayısıyla, “İşbu sözleşmenin tarafları arasında bundan sonra ortaya çıkacak tüm uyuşmazlıklarda Antalya ve İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir” şeklindeki hukuki ilişkinin belirli olmadığı bir yetki sözleşmesinin hiçbir geçerliliği yoktur.
Taraflar, yetki sözleşmesiyle yetki verdikleri mahkemeyi de açıkça belirtmelidir. Bu durumda, tarafların her ikisinin de uyuşmazlığın çıktığı anda dilediği mahkemede dava açabileceğine ilişkin veya davacı ya da davalı taraflardan birinin istediği mahkemede dava açılabileceği şeklinde düzenlenen yetki sözleşmeleri mahkemenin belirli olmaması sebebiyle geçersizdir.
Aynı şekilde uyuşmazlığın çözülmesi noktasında hem başkaca bir alternatif çözüm yolu (örneğin ticari tahkim veya arabuluculuk gibi) hem de mahkeme tayin etmişlerse, yetki şartının sorgulanması ile geçersizliği sonucuna neden olabilir. Dikkat edilmesi gerekir ki, böyle bir belirlemede, yetkili yerin mahkeme mi yoksa mahkemeler dışında başkaca bir alternatif çözüm yolu mu benimsendiği anlaşılmayacaktır. Bu kısımda bir not olarak belirtmek gerekir ki; taraflar, aralarındaki uyuşmazlık konusunda, birden çok mahkemeyi yetkili kılmak istiyorlarsa, bunların nereler olduklarının açıkça yazılması ve belirlenen mahkemelerin biri olmazsa diğeri veya biri diğerinden üstün şekilde yazılmamış olması gerekir.
Taraflar, yapmış oldukları yetki sözleşmesiyle, uyuşmazlığın sadece sözleşmede belirlenmiş olan mahkemede görüleceğini kararlaştırabilecekleri gibi, kanunen yetkili olan mahkemelerin yanında alternatif yetkili mahkeme de belirleyebilirler.
Özetle, taraflar sözleşmeden doğan bir borç ilişkisinin tarafı olurken hukuki uyuşmazlıkların doğma ihtimalini, ticari hayatın olağan riski olarak, göze alırlar. Bu riski alırken en azından maliyetini kontrol altına almak isteyen taraflar, yetki sözleşmesi akdederek hukuki belirliliği artırmak isteyebilirler. Taraflar arasında mevcut bir hukuki ilişkiden doğması muhtemel bir uyuşmazlığın nerede çözümlenebileceğine dair yapılan anlaşmalar yetki sözleşmesi adını almakta olup bunun geçerli olabilmesi ise tarafların her ikisinin de tacir veya kamu tüzel kişisi olmasına, yazılı şekilde yapılmasına, aralarındaki hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olmasına ve yetkili mahkeme/mahkemelerin tereddütsüz belirtilmesine bağlıdır.
Bu nevi anlaşmalar yaparken, herhangi bir mağduriyet yaşanmaması adına, kullanılacak yetki şartı maddelerine ilişkin kelime - cümlelerin özenle, net bir şekilde yazılmasını, ayrıca hukuki açıdan da bir inceleme gerektirdiğinden Danışmanlık Departmanımıza her zaman danışmanızı tavsiye ederiz.
Konu ile ilgili herhangi bir soru veya sorununuz olması halinde bizimle irtibat kurmanızı rica ederiz.
Saygılarımızla,
Danışmanlık Departmanı Yöneticisi Dava Departmanı
Av. Senem ÇETİN Stj. Av. İrem Can TANIŞ
[1] 6100 sayılı HMK md. 17- (2) Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır.
[2] 6102 sayılı TTK md. 12- https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6102.pdf
[3] 6100 sayılı HMK md. 17- (1) Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.
[4] 6100 sayılı HMK md.18- (1) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz.
[5] 6100 sayılı HMK md. 12- (1) Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. (2) İrtifak haklarına ilişkin davalar, üzerinde irtifak hakkı kurulan taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır. (3) Bu davalar, birden fazla taşınmaza ilişkinse, taşınmazlardan birinin bulunduğu yerde, diğerleri hakkında da açılabilir.
[6] 4721 sayılı TMK md.168- Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.