SAYI : ÖZDERİN 2022/8
Konusu, para borcunun ifasını kapsayan kimi sözleşmeler zaman zaman yabancı para cinsi üzerinden akdedilebilmekte ve sözleşme bedelinin tahsili hususu hem alacaklı hem de borçlu taraf için bazı soru işaretlerine sebep olabilmektedir. Bu bülten yazımızda, 6098 sayılı TBK (“Kanun”) kapsamında yabancı para borcunun ifasının yarattığı soru işaretleri giderilmeye çalışılacak ve 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun ile getirilmiş ve ilgili mevzuat çerçevesinde düzenlenmiş döviz ile sözleşme akdetme yasağının kapsamı kısaca açıklanacaktır.
Bir hukuki ilişki çerçevesinde, tarafların, birbirlerine karşı yerine getirme sözü vermiş oldukları şey “borç” anlamına gelmekte olup bu borç kimi zaman parasal bir değerin ödenmesini içerebilmektedir. Bu hallerde, “dar anlamda borç” kavramı olan “para borcu” gündeme gelir. Kural olarak, konusu para olan borç, ifa yerindeki ülke parası ile ödenir. Söz konusu hüküm, Kanun’un 99. maddesinin 1. fıkrasında[1] düzenlenmiş olup hükmün devamında ayrık haller düzenlenmiştir. Sözleşme serbestisi ilkesi gereğince, taraflar, akdettikleri sözleşmede, sözleşme bedelini, ülke parası dışında bir para birimi üzerinden kararlaştırabilirler. Sözleşme bedeli olarak ülke parası dışında bir para biriminin kararlaştırıldığı hallerde, para borcunun niteliği “yabancı para borcu” olacaktır.
Sözleşme bedelinin yabancı para birimi üzerinden kararlaştırıldığı yani yabancı para borcunun söz konusu olduğu durumlarda;
- Ödemenin yalnızca belirlenen yabancı para birimi ile yapılabileceğinin düzenlendiği,
- Ödemenin yalnızca bu para birimi üzerinden yapılabileceğinin özel olarak düzenlenmediği
haller olmak üzere ikili bir ayrım karşımıza çıkmaktadır. İlk ihtimalde “gerçek yabancı para borcu”ndan bahsedilirken ikinci ihtimalde ise “gerçek olmayan yabancı para borcu”ndan bahsedilir. Yani borçlunun, borçlandığı bedelin TL karşılığını ödeyerek de borcundan kurtulabileceği borca, gerçek olmayan yabancı para borcu denir. Taraflar, sözleşmede kararlaştırılan yabancı para birimi ile sözleşme bedelinin ödenmesini ve TL karşılığı ile ödeme yapılması ihtimalini bertaraf etmek istiyorlar ise bunu muhakkak sözleşme içeriğinde açık ve net bir şekilde belirtmelilerdir. İşin niteliğinden ya da tarafların örtülü iradelerinden, gerçek yabancı para borcunun söz konusu olduğunun anlaşıldığı durumlar saklıdır.
Bir diğer karıştırılan husus ise sözleşmelere konulan “yabancı para değer kaydı”dır. Bu kayıt, ülke parası ile ödenecek para borçlarında söz konusu olabilmektedir. Zira yabancı para değer kaydı, ülke parasının döviz karşısındaki değerinde yaşanacak değişmelere karşı alacaklı tarafa koruma sağlayan bir kayıttır. Ülke parasının döviz karşısında hızla değer kaybetme riskini bertaraf etmek isteyen alacaklı taraf, sözleşmeye eklediği bu kayıt ile sözleşmede belirlenen bir tarihte (vade tarihi, fiili ödeme tarihi vs.) belli bir yabancı para birimi karşılığı olan ülke parası ile ödeme almayı kabul edeceğini belirtmektedir. Yani yabancı para değer kaydının söz konusu olduğu durumlarda, para borcunun niteliği ülke parası olmakla beraber bu bedel sözleşmede belirlenmiş bir tarihteki endeks olarak kabul edilen döviz kuruna bağlanmıştır.
Sözleşme bedelinin yabancı para borcu olduğu tespit edildikten sonra bu borcun, gerçek yabancı para borcu mu, gerçek olmayan yabancı para borcu mu olduğuna bakılmalıdır. Sözleşmede aynen ödeme gibi bir ibare geçmiyorsa ve işin niteliğinden ya da tarafların örtülü iradelerinden aynen ödeme yapılacağı anlaşılmıyorsa gerçek olmayan yabancı para borcundan bahsedildiği anlaşılacaktır. Bu ihtimalde, sözleşme bedelinin ödenmesi, vadesinin gelip gelmediğine bağlı olup her iki ihtimalde de alacaklının ve borçlunun hakları farklı olmaktadır.
Ödeme günü geldiği zaman ifa edilecek yabancı para borcunda, sözleşmede aynen ödeme kaydı bulunmuyorsa borçlu, dilerse ödeme günündeki rayiç üzerinden, yani vade tarihindeki döviz kuruna endeksli olarak ülke parası ile ödeme yapabilir. Kanun’un borçluya tanıdığı bu yetki neticesinde, alacaklı taraf, ülke parası ile yapılan ödemeyi reddetme hakkına sahip olamayacaktır. Aksi takdirde alacaklının temerrüdüne ilişkin hükümler uygulama alanı bulacaktır.
Vade günü gelmekle beraber hala ödenmemiş gerçek olmayan yabancı para borçlarında ise ödemenin yabancı para veya ülke parası ile mi yapılacağına ve ülke parası ile yapılacak ödemede rayicin hangi güne göre belirleneceğine karar verme hakkı artık alacaklı taraftadır. Alacaklı taraf, borcun aynen ödenmesini isteyebileceği gibi ülke parası ile ödemeyi kabul ediyorsa döviz kurunun, vade gününe göre mi yoksa ödemenin yapılacağı güne göre mi (fiili ödeme günü) belirleneceğini serbestçe seçebilir.
Alacaklının icra takibi ile alacağını tahsil etme yoluna gitmesi halinde, takip talebinde alacağını TL veya yabancı para cinsinden belirleyebilir. Alacaklı, seçimlik hakkını kullanarak TL ile ödeme talep ediyorsa asıl alacağının, vade günündeki döviz kuru üzerinden mi yoksa takip talebinde bulunulduğu günün kuru üzerinden mi hesapladığını da açıkça belirtmelidir. Alacaklı, asıl alacağa işleyecek faizin; işlemeye başladığı günü, miktarını ve oranını da İcra ve İflas Kanunu md. 58 uyarınca takip talebinde açıkça belirtmelidir. Unutulmaması gereken şudur ki alacaklı, seçimlik hakkını takip talebinde kullanmakta olup ileride açılma ihtimali olan itirazın iptali davasında bu kullandığı hakkını değiştiremeyeceğini bilmelidir.
Alacaklı dava yolu kullanarak yabancı para borcunu tahsil edecekse dava dilekçesinde seçimlik hakkını ne yönde kullandığını açıkça belirtmeli, ülke parası ile talepte bulunduğu ihtimalde talep miktarının hangi günün döviz kuru üzerinden hesaplandığını da belirtmelidir. Döviz kurunun hesaplanacağı günler ise vade tarihi ya da dava tarihi olup alacaklının bugünlerden farklı olarak üçüncü bir seçim hakkı bulunmadığının bilinmesi gerekmektedir.
Borçlu, yabancı para borcunu ödemede temerrüde düştü ise - aynen ödeme halinde nitelikli bir gecikme söz konusu ise - sözleşme bedeline işlemiş ve işleyecek temerrüt faizi miktarının ne olacağı sorunu gündeme gelecektir. Aynen ödeme, sözleşmede belirlenmiş olabileceği gibi alacaklının seçimlik hakkını kullanması sonucunda da ortaya çıkabilir. Yabancı para borcunun aynen ödeneceği hallerde, borçlu temerrüdü söz konusu ise faizin oranı öncelikle sözleşme içeriğinden tespit edilmeye çalışılır. Eğer sözleşme ile kararlaştırılmış daha yüksek bir temerrüt faizi oranı yoksa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 4/a maddesine[2] göre Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı olacaktır.
Yukarıda açıklananların yanında ayrıca ve önemle belirtilmesi gereken ikinci husus ise döviz ile sözleşme akdetme yasağıdır. 13.09.2018 tarih ve 30534 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar’da Değişiklik Yapılmasına Dair 85 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar’da birtakım değişiklikler yapılmıştır. Söz konusu değişikliklerden en önemlisi 32 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı md. 4’e[3] eklenen g bendi olup Türkiye’de ikamet eden kişiler arasında akdedilen taşınmaz ve taşınır satışı, her türlü kiralama, leasing, iş, hizmet ve eser sözleşmelerinin yabancı para üzerinden yapılması ya da yabancı paraya endekslenmesi yasaklanmıştır. Bu yasaklara getirilecek istisnaların da Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenebileceği düzenlenmiştir. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayınlanan Tebliğler ile bir kısım istisnalar getirilerek döviz ile sözleşme akdetme yasağının kapsamı daraltılmıştır.
Döviz ile sözleşme akdetme yasağı yalnızca ikametgahı Türkiye’de olan kişilere uygulanabilirken, yasağa getirilen sınırlamalar ile Türkiye’de ikamet etse dahi T.C. vatandaşı olmayan yabancıların, serbest bölgelerde faaliyet gösteren şirketlerin ve yabancı ülkelerde yerleşik kişilerin Türkiye’deki şubelerinin, temsilciliklerinin vs. alıcı olarak taraf oldukları taşınmaz satış sözleşme bedellerinin, kiracı olarak taraf olacakları kira sözleşmesi bedellerinin; yurt dışında ifa edilecek iş akitlerindeki ve gemi adamlarının taraf olduğu iş akitlerindeki ücretlerin; serbest bölgelerde faaliyet gösteren şirketlerin ve yabancı ülkelerde yerleşik kişilerin Türkiye’deki şubelerinin, temsilciliklerinin vs. işveren olarak taraf olacakları iş akit sözleşmelerindeki ücretlerin; T.C. vatandaşı olmayan ama Türkiye’de ikamet eden yabancıların taraf oldukları iş akitlerindeki ücretlerin; döviz üzerinden maliyet içeren eser sözleşmesi bedellerinin; araç satışı ve kiralaması dışında kalan tüm taşınır satışı ve kira sözleşmelerinin döviz üzerinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılabileceği belirlenmiştir.
Sözleşme bedelinin yabancı para borcu olarak belirlenmek istediği hallerde yabancı para borcunun tahsili noktasında yaşanabilecek zorluklar, alacaklı ve borçlunun birtakım seçimlik haklarının olduğu ve döviz ile sözleşme akdetme yasağının kapsamı hususları beraberce değerlendirilerek sözleşme bedelinin yabancı para olarak mı TL olarak mı belirlenmesi gerektiğine dikkatlice karar verilmelidir. Zira 2022 senesi itibarıyla Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun’a ve ilgili mevzuatına aykırılıklar, 118.555,00 TL’yi bulabilen idari para cezaları ile cezalandırılmaktadır.[4] Öte yandan, para borcunun niteliği belirlenirken, yabancı para borcunun tahsili süreci, döviz kurlarındaki hızlı dalgalanmaların getirdiği ticari riskler vs. gözetilerek karar verilmelidir.
Konu ile ilgili olarak herhangi bir soru veya sorununuz olması halinde bizimle irtibat kurmanızı rica ederiz.
Saygılarımızla,
Av. Semih TÜFEK Stj. Av. İrem Can TANIŞ
Dava Departmanı Dava Departmanı
[1] Madde 99/1 - Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir.
[2] Madde 4/a – (Ek : 14/11/1990 - 3678/30 md.) Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.
[3] Md. 4 / (g) - Türkiye'de yerleşik kişilerin, Bakanlıkça belirlenen haller dışında, kendi aralarındaki menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dâhil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz.
[4] Madde 3 – (Değişik: 24/12/2008 - 5827/1 md.) Cumhurbaşkanının bu Kanun hükümlerine göre yapmış bulunduğu genel ve düzenleyici işlemlerdeki yükümlülüklere aykırı hareket eden kişi, üçbin Türk Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır. (Yeniden Değerleme Oranına göre bu bedeller her sene tekrar belirlenmektedir.)