SAYI : ÖZDERİN 2022/34
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre (“Kanun”) kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden tüketiciler arasında kurulan taşıma, vekalet, sigorta, eser, hizmet, bankacılık vb. sözleşme ve işlemler tüketici işlemi olarak adlandırılmaktadır. Tüketici işlemi niteliğindeki alım satımlarda, kredi kartı ile yapılan taksit işlemleri dışında, taksitle satış yapıldığı durumlarda satıcılar tarafından alıcı tüketicilerden senet talep edilebilmektedir. Uygulamada bu senetler “tüketici senedi” olarak adlandırılmaktadır. Tüketici senetleri daha çok konut, araç, beyaz eşya, okul-kurs-dershane katılımı, mobilya satımı gibi işlemlerde kullanılmakta olup bu senetlerle satıcı/sağlayıcı taraf bedeli bir nevi teminat altına almaktadır.
Kıymetli evrak niteliğindeki senetlerden farklı olarak tüketiciler tarafından yapılan işlemlerde keşide edilen senetlerin “tüketici senedi” olarak nitelendirilme sebebi, hukuken bu senetlerin geçerliliğinin normal senetlerden farklı geçerlilik şartlarına ve sonuçlara bağlanmış olmasıdır.
Tüketicinin yapmış olduğu bu işlemler sebebiyle sağlayıcılara düzenlemiş olduğu senetlerin yanlış bilinen taraflarını açıklığa kavuşturmak ve tüketici senetleri hakkında detaylı bilgilendirme yapmak adına işbu bülten hazırlanmıştır. Çalışmamızda tüketici senetlerinin uygulamadaki yerinden, geçerlilik şartlarından, kullanım ve düzenlenme şekillerinden detaylı olarak bahsedilecektir.
Tüketici Senetleri ve Geçerlilik Şartları
Tüketici malı veya hizmeti son kişi olarak alan ve daha sonrasında malı veya hizmeti paraya çevirme niyeti olmayan kişidir. Söz konusu senetler ticari amaçlar için kullanılırsa malın veya hizmetin tükenmesine bakılmaksızın tüketici sıfatı sonlanmış olacaktır.
Tüketici senetleri; tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle ve sadece tüketiciler tarafından düzenlenebilen, başlı başına bir senet türü olmayıp Kanun hükümlerine dayanılarak öğreti tarafından adı konulmuş senetlerdir.
Kanun’un 4. maddesinin 5. fıkrasındaki düzenleme “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” hükmünü havidir. Bu madde incelendiğinde;
- Öncelikle tüketicilerin yalnızca nama yazılı kıymetli evrak düzenleyebileceğini belirtmektedir. Bu durumda tüketicilerin işlemleri sonrası emre yazılı senet düzenleyerek ilgiliye vermesi bahse konu senetleri geçersiz kılmaktadır. Uygulamada sıklıkla taraflar yanılgıya düşerek tüketici işlemlerinde emre yazılı senetler düzenleyerek/kullanmaya çalışmaktadır. Ancak kanun net bir şekilde tüketicinin emre yazılı senet düzenlenmesi halinde bunun senedin geçersizliğine sebep olacağını belirtmektedir.
- İkinci olarak; eğer tüketicinin işlemi taksitli bir işlem ise her ay için ayrı ayrı senet düzenlenmesi gerekecektir. Zira taksitli satışa istinaden tek bir senet düzenlenirse senedi elinde bulunduran hamil tek bir taksitin bile geciktiği durumda vadesi gelmeyen alacaklarında ödemesinin yapılmasını talep edebilecektir. Bu durumunda tüketiciyi zor durumda bırakacağı aşikar olduğundan yasa tüketiciyi korumak adına taksitli işlemlerde ayrı ayrı senet düzenlenmesi şartını getirmiştir.
Kanun hükmüne paralel olarak ilgili yargı kararları da incelendiğinde söz konusu “nama yazılı olması” ve “taksitli ise her bir taksit için ayrı senet düzenlenmesi” şartlarının birlikte varlığı aranmakta, bunlara aykırı şekilde düzenlenen senetlerin geçersiz olduğuna hükmedilmektedir.[1]
Burada emre yazılı senet ve nama yazılı senet farkı noktasında ise şöyle bir ayrım yapılabilir; uygulamada senet denilince akla ilk olarak kırtasiyeden alınan senetler gelmektedir. Ancak kırtasiye senetleri dediğimiz senetler genelde kullanılan emre yazılı senetlerdir. Bu senetleri nama yazılı hale getirebilmemiz için senet içerisinde geçen “emrine” kaydının çizilip, “namına” kaydının konulması ve her iki tarafında bu kayıtları paraflaması gerekir. Söz konusu bu işlem yapılmadıysa mevcut senet emre yazılı senettir. Yukarıda da detaylı olarak bahsettiğimiz üzere tüketici işlemi için emre yazılı senet düzenlenmesi tüketici açısından geçersizdir. Yani sağlayıcı, tüketiciden mala veya hizmete karşılık kendini garanti altına almak için senet alacaksa bu senedin öncelikle nama yazılı olmasına dikkat etmek zorundadır. Aksi takdirde senetlerin geçersizliğiyle uğraşmak durumunda kalacaktır. Kanun’un bu şartı aramasındaki sebep ise ticari olmayan amaçlarla hareket eden tüketiciyi korumaktadır. Zira nama yazılı senetler, emre yazılı senetlerden farklı olarak tedavülünün yani cirolamasının yaygın olmamasıdır. Nama yazılı olmasının tüketici açısından bir diğer avantajı ise eğer söz konusu satış işlemi ile ilgili birtakım itirazları var ise bunları da senedi elinde bulunduran yani ödeme talep edecek kişiye de herhangi bir sınırlama olmaksızın yönlendirebilmesidir. Öte yandan emre yazılı senetlerde bilindiği üzere asıl alacaklı ile asıl borçlunun ilişkisinden kaynaklı itirazlar senedi elinde bulunduran (senet cirolanmışsa cirolanan alacaklı 3. kişi) kişiye karşı sadece belirli yönlerden defide bulunulabilir. Örneğin, malın ayıplı olması durumunda satıcıya karşı ileri sürebileceği def’ileri, senedi elinde bulunduran hamiline karşı da ileri sürebilecektir ya da dönme hakkını kullanmışsa ödeme yapmaktan kaçınabilecek veya indirim hakkını kullanmışsa senette yazan miktardan azını ödeyerek borcundan kurtulabilecektir. Aynı şekilde temel ilişki herhangi bir sebeple ortadan kalkmışsa bunu da ileri sürebilecek, eğer mal teslim edilmemişse tüketici ödemezlik def’ini de ileri sürebilecektir.
Tüketici Senedinin Takibi Şartları - Muacceliyet Hükümleri
Burada son olarak, taksitli satımlarda tüketiciler tarafından verilen senetlerin muacceliyet ve takip şartlarının da incelenmesi gerekmektedir. Taksitle satış sözleşmelerinde taraflar arasında muacceliyet kaydının bulunması hallerinde ise; “Taksitle satış sözleşmelerinde tüketicinin taksitleri ödemede temerrüde düşmesi durumunda, satıcı veya sağlayıcı, kalan borcun tümünün ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak ancak satıcı veya sağlayıcının bütün edimlerini ifa etmiş olması, tüketicinin de sözleşmede yer alan bedelin en az onda birini oluşturan ve birbirini izleyen en az iki taksiti veya (...) en az dörtte birini oluşturan bir taksiti ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanılabilir. Satıcı veya sağlayıcının bu hakkı kullanabilmesi için tüketiciye en az otuz gün süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması zorunludur. Muaccel kılınan taksitlerin hesaplanmasında faiz, komisyon ve benzeri masraflar dikkate alınmaz.”[2] diyerek muacceliyet halinde kanun maddesi hükmünde yer alan şartların gerçekleşmesini aramakta, ihtarda bulunma mecburiyeti bulunmaktadır.
Sonuç
Yukarıda açıklandığı üzere, bir tüketici senedinin kanunen geçerli olması ve kambiyo yoluyla takip edilebilmesi için;
- Tüketicilerin satış veya hizmet sözleşmelerine istinaden vermiş oldukları senetler nama yazılı senet olarak düzenlenmelidir. Eğer kırtasiyeden alınarak kullanılacak bir senet metni var ise emre yazılı ibarelerin bu metinlerde kontrol edilerek kaldırılması gerekmektedir.
- Özellikle senetler, taksitli işlem sonucunda verildiyse bahse konu senetlerin de her taksit için ayrı ayrı düzenlenmesi gerekir.
- Taksitle satış sözleşmelerinin yer alan muacceliyet şartının vadesi gelmeyen senetler yönünden de hüküm ifade edebilmesi için söz konusu hakkı saklı tutmak, karşı edimi tam gerçekleştirmiş olmak, tüm borcun 1/10’luk kısmına denk gelen ardışık en az iki taksidin ya da tüm borcun ¼’ünün ödenmemesi ve en az 30 gün süre verilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde sözleşmede temerrüde düşen borçlunun vadesi henüz gelmeyen borçlarının da muaccel hale geleceği şeklinde bir düzenleme bulunsa dahi kullanılamayacaktır.
Bu şartlara uygun olmayan senetler tüketici yönünden geçersiz olarak görülecek ve buna aykırı şekilde takip başlatıldığında tüketici söz konusu icrai işlemi durdurabilecektir. Konu ile ilgili herhangi bir soru veya sorununuz olması halinde bizimle irtibat kurmanızı rica ederiz
Saygılarımızla,
Av. Sibel ADIYAMAN
İcra Departmanı Yöneticisi
[1] Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 20.03.2014 T., 2013/18419 E., 2014/8183 K. sayılı ilamı: “…4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 Sayılı TKHK’ nın 6/A maddesinde, taksitli satışlarda kıymetli evrak niteliğinde düzenlenecek senetlerin, her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde ve sadece nama yazılı olarak düzenleneceği, aksi halde kambiyo senedinin geçersiz olacağı belirtilmiştir. Eldeki davada düzenlenen bono nama yazılı olmaması nedeni ile geçersizdir.”
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 24.06.2013 T., 2013/2534 E., 2013/17312 K. sayılı ilamı: “…Davacı, iki ayrı sözleşme ile davalıdan ev eşyaları satın aldığını, her sözleşme için bir senet düzenlendiğini ve bu senetlerin 6/A maddesine uygun olmadıklarını belirterek, bu senetler için yapılan icra takibinin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, senetlerin 6/A maddesine uygun olduğu gerekçesiyle, dava reddedilmiştir. Yasanın 6/A maddesinde (sözleşmeden ayrı olarak kıymetli evrak niteliğinde senet düzenlenecekse, bu senet her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde ve sadece nama yazılı olarak düzenlenir. Aksi takdirde, kambiyo senedi geçersizdir.) hükmü getirilmiştir.
Bu durumda, dava konusu senetlerin bu madde hükmüne uygun düzenlenmediğinin kabulü ile sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, mahkemece, yazılı şekilde davanın reddi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.”
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 24.02.2016 T., 2015/14679 E., 2016/3021 K. sayılı ilamı: “Davacı vekili, müvekkili hakkında başlatılan icra takibinin dayanağı olan 2 adet bononun emre yazılı olarak düzenlendiğini, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 6/A maddesi gereğince tüketicilerin sadece nama yazılı kıymetli evrak düzenleyebileceğini ileri sürerek senetlerin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu senetlerin nama yazılı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 6/A maddesi gereğince tüketicinin taraf olduğu işlemler için düzenlenecek kıymetli evrakın sadece nama yazılı olabileceği, taraflar arasındaki 26/09/2011 tarihli sözleşmeye istinaden düzenlenen dava konusu bonoların ''emre muharrer senedim mukabilinde'' ibaresi taşımakla TTK'nın 654.maddesinde düzenlenen emre yazılı senetlerden olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, kambiyo senetlerinin iptaline karar verilmiş hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 24.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.”
[2] Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun madde 19