img-01

Haber & Etkinlikler

Bilgi Arama

Teminat Senedi ve Kambiyo Senetlerinden Farkları

2021-08-25

SAYI  : ÖZDERİN 2021/17                                                                  

Bu bültenimizde “teminat senedi” kavramının tanımı, teminat senedinin nasıl düzenleneceği ve özellikleri, teminat senedi ile kambiyo senetleri arasındaki farklar ve teminat senedinin devri Yargıtay içtihatları ışığında açıklanmaya çalışılmıştır.

Bilindiği üzere, teminat senedi ticari hayatta sıkça karşımıza çıkmakla birlikte, Türk Hukuk Sistemimizde teminat senedinin tanımı ve özellikleri Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay kararlarıyla doldurulmuştur. Teminat senedi, kambiyo senetlerinin vasıflarına haiz olmayıp Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu ve İcra İflas Kanunu gibi mevzuatlarda hüküm altına alınmamıştır. Bu sebeple ticari hayatta bu kadar sık karşılaştığımız teminat senedinin aslında ne olduğunun ve nasıl düzenlendiğinin aydınlatılması gerektiğini düşünüyoruz.

  1. Teminat Senedi Nedir?

Teminat senedi, Türk Ticaret Kanunu’nda ve Borçlar Kanunu’nda kıymetli bir evrak niteliği taşıyan belgeler arasında yer almıyor olmakta birlikte, sözleşme güvencesi çerçevesinde ticari hayatta önemli bir yer bulan ticari ve hukuki belge olarak tanımlanabilecektir. Türk Hukuk Sistemimizde kanunda hüküm altına alınmamış olan teminat senedinin tanımını ancak Yargıtay içtihatları ile doldurabilmekteyiz.

Bu çerçevede; herhangi bir sözleşme uyarınca sözleşmenin taraflarından birinin ifanın, işin, verilen sözün, mal veya hizmetin eksiksiz tamamlanacağını, taahhüdün sorunsuz yerine getirileceğini; aksi takdirde bir bedel ödemek zorunda kalacağını beyan ettiği ve imzaladığı şartlı, koşullu ve bedelli senede “teminat senedi” denir.

  1. Teminat Senedi Nasıl Düzenlenir?

Uygulamada bir senedin teminat senedi vasfını taşıyıp taşımadığını, söz konusu senedin düzenleniş şeklinden ve/veya hangi amaçla düzenlendiğinden anlayabilmekteyiz. Bu sebeple bir senedin teminat senedi vasfını taşımasını istiyorsak bu kurallara dikkat etmemiz gerekecektir.

Teminat senedi düzenlenirken dikkat edilmesi gereken hususlar ise:

• Senedin vade kısmına "Teminat Senedidir" ibaresi yazılmalıdır.

Vade kısmı boş bırakılmamalıdır veya bir tarih yazılmamalıdır. Senedin üzerine sadece “teminattır” yazılması da senedi teminat senedine dönüştürmeyecektir.[1]

• Senedin ön yüzüne "Şu sözleşmeye konu olarak hazırlanmıştır." yazılmalıdır.

Teminat senedinin en önemli özelliklerinden olan bu husus yazılmaz ise, senedin üzerinde sadece “teminat senedidir” ibaresinin yer alması, o senedi teminat senedi yapmayacaktır. Örneğin, taraflar arasında kredi sözleşmesi, iş (hizmet) sözleşmesi, ticari alım-satım sözleşmesi, kira sözleşmesi, eser sözleşmesi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi gibi sözleşmelere istinaden teminat senedi verilmesi halinde hangi sözleşmeye ilişkin verildiğinin teminat senedinde belirtilmesi gerekmektedir. Kısaca senedin teminat amacıyla hazırlandığı ve teminat için verildiği senet metninde açıkça belirtilmelidir.[2]

• Senedin arka yüzüne (yani ciro edilen bölümüne) hangi konu için teminat senedinin hazırlandığı ve verildiği özetlenmelidir.

Senedin arkasına senedin veriliş sebebi hakkında detaylı bilgiler yazılmalıdır. Bu bilgiler, sözleşmenin konusu, sözleşmenin tarihi ve sözleşmenin süresi olmalıdır.

• Senedin özet kısmında ise «Sözleşme konusu tamamlandığında teminat senedinin hükümleri geçersizdir, ciro edilemez.» ibaresinin yer alması borçlunun güvenliği açısından önemli olacaktır.

Teminat senedi özelliği bakımından kambiyo senetleri gibi ciro edilemez, devredilemezdir. Ancak yine de senedin ciro edilemeyeceği kaydının yer alması borçlunun güvenliğini sağlayacaktır.

Bir senedin teminat senedi vasfı taşıyabilmesi için yukarıda anlatıldığı gibi senet düzenlenirken yer alması gerekenler olduğu gibi, başka şekillerde de mümkün olabilecektir. Ya yukarıda anlatıldığı gibi senedin bir sözleşmeye istinaden teminat amaçlı verildiği senette yazmalı, ya da taraflar arasında imza altına alınan sözleşmenin içeriğinde söz konusu senedin teminat olarak verildiği yazmalıdır.

Senet taraflar arasında yazılı bir sözleşme akdedilmeden düzenlenmiş ve verilmiş ise, senedin teminat olarak verildiğine dair bir protokol (anlaşma, sözleşme) düzenlenmeli ve bu protokolün bilgileri senette yer almalıdır.

  1. Teminat Senedi İle Kambiyo Senetleri Arasındaki Farklar Nelerdir?

Kambiyo senetleri Türk Ticaret Kanunu’nda hüküm altına alınmış olup Kanunda öngörülen zorunlu şekil şartlarını taşımak zorunda iken; teminat senedine ilişkin Kanunda zorunlu şekil şartları öngörülmemiştir. Teminat senedi bir edimin garanti altına alınması amacıyla düzenlenirken, kambiyo senetleri taraflar arasındaki sözleşmeden bağımsız, kayıtsız, şartsız bir borç ikrarı içermektedir. Ancak teminat senedi bir şarta bağlı olarak verilmektedir.[3]

Kambiyo senetleri para veya mal borcunun ödenmesi üzerine düzenlenmekte olup teminat senetleri taraflar arasındaki bir sözleşmeye güvence olarak, işin eksik veya hiç yapılmaması halinde güvence olması amacıyla düzenlenmektedir.

Kambiyo senetlerinde vade ve ödenecek tutar belirlenmiştir. Teminat senedinde ise senette yazılan miktarın ödeme tarihi (vadesi) olmayıp sözleşmeye uyulmadığı veya aykırı davranıldığı takdirde karşı tarafın zararını tazmin etme amacı taşımaktadır.

Kambiyo senetleri şartsız ve koşulsuz olup bir borç veya sözleşmeye dayanmamaktadır. Ancak teminat senedinin şartlı ve koşullu olması, bir sözleşmeye istinaden düzenlenmesi en önemli özelliklerindendir.

Kambiyo senetlerinin cebri icrası durumunda ise, kambiyo senetleri için kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapılabilirken; teminat senedi bir kambiyo senedi vasfına haiz olmadığından sadece genel haciz yoluyla takibe konu edilebilmektedir.

Türk Ticaret Kanunu’nda açıkça düzenlendiği gibi kambiyo senetleri ciro edilebilirdir. Teminat senedi ise ciro edilemez olup ancak alacağın temliki müessesi ile devredilmesi mümkündür.

  1. Teminat Senedinin Devri

Sadece kıymetli evrak vasfına sahip senetlerin ciro edilebilir olmasından ve teminat senedinin bir kıymetli evrak olmamasından dolayı ciro edilmesi mümkündür değildir. Teminat senedinin devri ancak alacağın temliki hükümlerine göre mümkündür.

Bu sebeple her ne kadar uygulamada teminat senetleri üzerine “ciro edilemez” veya “ciro edilmesi yasaktır” şeklinde ibareler yer alsa da, bu ifadelerin aslında hukuki bakımdan bir geçerliliği olmadığını görüyoruz. Zira kıymetli evrak niteliğine sahip olmayan bir senet zaten ciro edilemeyecektir. Bununla birlikte, bu şekildeki ibarelerin senet üzerinde yer almasının en azından senedin devri amacıyla ciro edilmesini (geçersiz de olsa) engelleyeceği, bu yönüyle caydırıcı olacağı söylenebilecektir.

Yargıtay içtihatlarına göre, kambiyo senedi vasfını taşımayan bir senede bağlı hak ciro ile değil, ancak usulüne uygun olarak yapılmış bir alacağın temliki sözleşmesiyle devredilebilecektir.[4]

Konu ile ilgili olarak herhangi bir soru veya sorununuz olması halinde bizimle irtibat kurmanızı rica ederiz.

 

Saygılarımla,

Av. Semih TÜFEK                             Stj. Av. Yağmur İrem AKTAŞ

Dava Departmanı                             Dava Departmanı

 


[1] YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 2011/844, K. 2011/16089, T. 20.9.2011 Bono üzerinde sadece “teminat senedi” yazması, o belgeyle kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapılmasına engel değildir. HGK.nun 14.3.2001 tarih ve 2001/12-233 Sayılı ve yine 20.6.2001 tarih ve 2001/12-496 Sayılı kararlarında da benimsendiği üzere dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı bir belgeyle kanıtlanmalıdır. Somut olayda borçlular, itirazları konusunda herhangi bir yazılı belge sunmamıştır. Alacaklı vekili ise bu iddiayı kabul etmemiştir. Bu durumda borçlu taraf, bononun, borca karşılık düzenlendiği iddiasının aksini, takip hukuku yönünden geçerli ve İ.İ.K.nun 169/a-1 maddesinde öngörülen nitelikte bir belgeyle kanıtlayamadığı gibi, alacaklının da takip dayanağı bononun teminat senedi olduğuna yönelik bir kabul beyanı bulunmadığı halde mahkemece itirazın reddi yerine kabulü isabetsizdir.”

[2] YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 2017/269 E. 2020/591 K. 15.09.2020 K.T. Bir “teminat bonosu”ndan söz edilebilmesi için, ya bonoyu düzenleyen kişinin temel ilişkiden kaynaklanan ediminin (cezai şart öngörülen durumlar dışında) doğrudan doğruya belirli bir para borcunun ödenmesi olmaması yani paradan başka bir edim olması, ya da alacaklının uğrayacağı muhtemel zararları güvenceye bağlamak amacı ile bonoyu vermiş olması gerekir. Öğretide verilen örneklerde, örneğin bir müteahhidin inşaatı zamanında bitirememesi durumunda ödemek zorunluluğunda kalacağı cezai şart karşılığında verdiği bono bir teminat bonosu olduğu gibi, satın alınıp, bedeli ödenmekle birlikte tapuda henüz devri yapılmadığı için satın alan kişinin adına tescil edilemeyen bir taşınmazın bedeline ilişkin olarak düzenlenip alıcıya verilen ve devir gerçekleştikten sonra karşılıksız kalacağı öngörülen bir bono da bu niteliktedir. Aynı şekilde, kiracının, kiralanana vereceği muhtemel zararların teminatı olarak kiralayana verdiği bono da bu anlamda bir teminat bonosudur.”

[3] YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 2017/269 E. 2020/591 K. 15.09.2020 K.T. Bu çerçevede belirlilik (muayyenlik) kambiyo senetlerinin temel unsurlarından biridir. Tedavül kabiliyeti de dikkate alındığında, bononun bütün unsurlarının açık, net, yoruma elverişli olmayacak biçimde belirgin olması gerekir. Öztan'ın da ifade ettiği gibi poliçe ve bono keşidesi "şart kabul etmeyen" bir işlemdir. …taraflar bononun ihdas nedeni (malen/nakden ya da teminat kaydı ile alındığını), uyuşmazlık durumunda aralarındaki anlaşmaya göre yetkili olacak mahkeme, faiz gibi bononun geçerliliğine etki etmeyecek ihtiyari unsurları belirleyerek senede ekleyebilirler. Sıralanan şekil şartlarından da anlaşıldığı üzere, kambiyo senetleri temel hukuki ilişkiden bağımsız bir nitelik taşır ve soyut bir borç ikrarı içerir. Bu nedenle de bono düzenlenirken temel ilişkinin kaynağına yönelik “bedelin malen-nakden ya da teminat olarak alındığına” ilişkin ibarelerin senede yazılması zorunlu değildir. Taraflar bu ibareleri ticaret hayatındaki olası bir uyuşmazlık durumunda ispat hukukunda karşılaşabilecekleri zorlukları daha kolay aşmak amacıyla ihtiyari olarak kayıt altına almaktadırlar. Yoksa elbette ki bu kayıtlar bağımsız borç ikrarı içeren senetlerin niteliğine etki etmez. Bonoda teminat kaydı var ise de neyin teminatı olduğu belirtilmediğinden bu kayıt bononun mücerrettik vasfını ortadan kaldırmaz. Sadece teminat olduğuna dair eklenen bu kayda doktrinde mücerret teminat kaydı denilmektedir.
Senet üzerinde asıl borç ilişkisine atıf yapan veya ödemeyi şarta bağlayan kayıtlar olması durumunda mücerretlik vasfı ortadan
kalkacağından böyle bir senede dayanılarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılamaz. Örneğin "hisse devrinin teminatıdır", "... ile imzalanan sözleşmenin teminatıdır", “eseri ... tarihinde tamamlayamamam hâlinde ödeyeceğim”, “inşaat bitiminde ödenecektir" şeklindeki kayıtlar. Bononun teminat senedi olduğu senet metninden anlaşılan bu gibi hâllerde bono kayıtsız (koşulsuz) borç vaadi içermediği için hükümsüzdür ve bu hükümsüzlük; düzenleyen tarafından, lehtara veya ciranta konumunda olan hamile karşı da ileri sürülebilir.

[4] Yargıtay 12. HUKUK DAİRESİ E. 2015/3770 K. 2015/14100 T. 25.5.2015 “Diğer yandan, kambiyo senedi niteliğinde olmayan belgelerdeki (adi senetlerdeki) hakkın ciro yolu ile devri mümkün olmayıp, böyle bir hak, ancak alacağın temliki suretiyle devredilebilir. 6098 Sayılı TBK’nun 184. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak yapılmış bir temlik bulunmaması halinde, kambiyo senedi niteliği taşımayan senedi ciro ile alan kişinin, yetkili hamil sıfatının bulunmadığının, dolayısıyla takip hakkının da olmadığının kabulü gerekir. Somut olayda, takip dayanağı senedin düzenlenme yeri ve tarihinin bulunmadığı görülmektedir. Düzenlenme yeri ve tarihi bulunmayan takip dayanağı senet, kambiyo senedi vasfını haiz olmayıp adi yazılı senet niteliğindedir. Borçlu tarafından… emrine düzenlenen senedin, adı geçen kooperatifin cirosu ile alacaklıya devredildiği, ancak TBK’nun 184. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak yapılmış bir temlik bulunmadığından senetteki hakkın takip alacaklısı …’a geçmediği, bu durumda adı geçen kişinin yetkili hamil olmadığı ve dolayısıyla takip hakkının da bulunmadığı anlaşılmaktadır.”