img-01

Haber & Etkinlikler

Bilgi Arama

Kıymetli Evrakın Zayi Olması ve İptal Davası Açılması

2021-08-20

SAYI  : ÖZDERİN 2021/16

Ülkemizde yapılan ticari faaliyetlerde en sık kullanılan ödeme araçlarından birisi de “çek, bono ve poliçe” olan kıymetli evraklardır. Ticari faaliyetlerin; günden güne, şehirleri, bölgeleri hatta ülkeleri aşmasıyla beraber kıymetli evrakların karşı tarafa ulaştırılması için çeşitli ulaşım yolları kullanılmaya başlanmıştır. Kıymetli evrakın karşı tarafa ulaştırılması esnasında, evrakın, kaybolması, yanması, yırtılması ve/veya elde olmayan sebeplerle kullanılamaz hale gelmesi halinde kıymetli evrakın zayi olduğunun kabulü gerekecektir.

Kıymetli evrakın zayi olması “Yırtılma, çalınma, yağma veya kaybolma gibi bir insan faktörü ile veya deprem, sel ya da yangın gibi tabii bir olayla senedin hak sahibinin iradesi dışında elinden çıkması veya senedin hak sahibi elinde bulunmakla beraber bozulma, yıpranma gibi sebeplerle içeriği anlaşılamayacak şekilde kullanılamaz” hale gelmesidir.

Aşağıda ayrıntılı şekilde açıklayacağımız üzere, böyle bir durumun varlığı halinde izlenecek yol, gerek vade tarihi gerekse evrak bedeli açısından oldukça önem arz etmektedir.

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 651. Maddesi[1] uyarınca kıymetli evrak zayi olduğu takdirde mahkeme tarafından iptaline karar verilebilecektir.

Bu anlamda çekin zayi olduğunun tespiti ile mahkemeden iptal kararı verilmesini kimin talep edebileceğinin doğru belirlenmesi, akabinde ödeme yasağı ve cayma hakkının kullanılması gerekmektedir.

Son zamanlarda, özellikle kargoda kaybolan çek sorunlarıyla çok fazla karşılaşıldığından, iptal davaları uygulamada çok sık açılan davalar haline gelmiştir.

Eğer kıymetli evrak mutlak anlamda zayi olduysa örneğin bir kağıt kesme makinasına atıldıysa yani kötü niyetli üçüncü kişilerin eline geçemeyeceği hakkında herhangi bir şüphe bulunmuyorsa sorun bulunmamaktadır. Ancak böyle bir şüphenin varlığı halinde kıymetli evrakın mutlak anlamda değil nisbi anlamda zayi olduğundan bahsedilecektir. Kıymetli evrakın nispi anlamda zayi olması ise senedin sadece hak sahibi tarafından ibraz edilememesi halidir. Senedin çalınması, bir yerde unutulması, kaybedilmesi ve sair hallerde kıymetli evrakın nispi anlamda zayi olduğu kabul edilir. Bu durumda, kıymetli evrak ya sahipsiz olur ya da üçüncü bir kişi senede zilyet olur. Bu durumda, üçüncü kişinin senedi borçluya ibraz etme olasılığı vardır.

Ancak önemle belirtmek gerekir ki TTK md. 790 ve 792[2] uyarınca, çekin herhangi bir şekilde kötü niyetli üçüncü kişilerin eline geçmesi ve şirket kaşesinin vurulması suretiyle sahte imza ile piyasada tedavüle çıkarılması durumunda, çek üzerindeki bedelin, bu çekin keşidecisi tarafından ödenmesi yasal zorunluluktur.

İPTAL DAVASI

Kıymetli evrak hak sahibinin elinden çalınma, kaybolma, yağmalanma gibi yollarla da çıkabilir. Bu gibi hallerde; çeki çalan, yağmalayan veya bulan kişi için ibraz imkânsızlığı söz konusu değildir. Fakat kıymetli evrak üzerindeki zilyetliği sona eren hak sahibi senedi yine ibraz edemeyecektir. Dolayısıyla hak sahibi hem senedi ibraz edemediği için alacağını tahsil edemeyecek hem de meşru olmayan hamil tarafından kıymetli evrak bedelinin elde edilmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Böyle bir durumun kabulü halinde hak sahibi açısından ağır ve hakkaniyete aykırı bir durum meydana gelecektir.

Bu sakıncaların ortadan kaldırılması ve senedi zayi eden hak sahibi ile senedi ibraz edene ödemeyi yapacak borçlunun haklarının korunması amacıyla iptal davası açılmaktadır. İptal kararı ile birlikte davacı, senedi ibraz etme yükümlülüğü olmaksızın hakkını talep etme imkânına sahip olacak, borçlu ise kıymetli evrak ibraz edilmemesine karşın yaptığı ödeme ile borcundan kurtulacaktır. Ayrıca iptal kararı ile senedi iyiniyetle devralan kişilerin haklarının da korunması sağlanacaktır.

Kıymetli evrakın iptali ile ilgili süreç, TTK md. 651/2 “Kıymetli evrakın zayi olduğu veya zıyaın ortaya çıktığı anda senet üzerinde hak sahibi olan kişi, senedin iptaline karar verilmesini isteyebilir.”[3] amir hükmü gereği muhakkak kıymetli evrak üzerinde hak sahibinin istemiyle başlar. Yani mahkeme, kendiliğinden senedin iptaline karar veremez. Kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere iptal davası açmaya ehil kişi kıymetli evrak üzerinde hak sahibi olan kişidir.

İptal davasında, kıymetli evrak ya mutlak anlamda zayi olacak ya da kıymetli evrakı zilyetliğine geçiren kimse bilinmeyecektir. Bu nedenle senedin hak sahibinin elinden rızası dışında çıkması tek başına yeterli değildir. Ayrıca senedi zilyetliğine geçiren kişinin bilinmemesi zorunludur.

Tüm kıymetli evraklar hakkında uygulanan TTK md. 760 hükmü gereğince, mahkeme, hak sahibinin kıymetli evrak elindeyken zıyaa uğradığına ilişkin iddialarını kuvvetle muhtemel görürse; ilan yoluyla, kıymetli evrak hakkında iptal davası açıldığını, kıymetli evrakı eline geçiren kişiyi belirlenen süre zarfında evrakı mahkemeye ibraza davet ve aksi halde senedin iptaline hükmedileceğini ihtar eder. İptal davasında ilanın amacı, iyiniyetli üçüncü kişilerin mağduriyetini önlemek ve olası hak sahiplerinin ortaya çıkmasının sağlanmasıdır.

Mahkemece yapılacak ilanın usulü, Türk Ticaret Kanunu’nda ele alınmıştır. Kanun maddesine göre, senedin getirilmesine ilişkin ilan, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde üç kere yapılır. Bu madde emredici mahiyette olduğundan ilanın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile yapılması zorunludur. Elden çıkan kıymetli evrak, ilan neticesinde verilen süre içerisinde mahkemeye sunulmazsa iptaline karar verilir. Kanunda, sürenin bitiminde iptalin ayrıca talep edileceğine yönelik bir hüküm bulunmamaktadır. Bu sebeple mahkeme, senedin iptaline kendiliğinden karar verecektir.

İMZALARIN İSTİKLALİ İLKESİ

İmzaların İstiklali İlkesi gereğince sahte imza ile hak sahibine herhangi bir sorumluluk izafe edilmese de özellikle keşideci ve eğer hak sahibinden önceki cirantalar varsa bu çeki ödeme yükümlülüğü altına girerler. Burada sahte imzadan sonraki ciroların kötü niyetli olduğu iddia edilse dahi olası yargılamalarda kötü niyetin ispat edilmesi imkânsıza yakın zorluk içermektedir. Bu nedenle çekin üçüncü kişi tarafından bankaya ibraz edilmesi ve arkasının yazılması durumunda tedbir kararı alınsa dahi çeki elinde bulunduranın ihtiyati haciz kararı alma ve bu çek bedelini özellikle keşideciden ya da imza sahiplerinden tahsil etme hakkının, imkânının olduğunu özellikle ve önemle belirtmek gerekmektedir.

Öte yandan atlanmamalıdır ki çek ile ilgili açılacak olan iptal davasında çekin uhdemize geldiğini ve bizim uhdemizden kaybedildiği iddia edilmektedir. Bu şartlar içerisinde çek sahte ciro imzası ile tedavüle çıkarsa keşideci bu çeki keşide ederek borcu ödediğini ileri sürebileceği gibi çekin uhdemizde kaybolduğu konusunda  açık şekilde ikrarımız bulunduğu için karşı taraf muavin defter kayıtlarında bulunan alacağımız herhangi bir şekilde talep hakkımız kalmayacaktır. Bu durumda faturalardan kaynaklanan alacak talebinde bulunmamız halinde karşı taraf aynı gerekçe ile borcunu ödemekten imtina edebilir.

Bu nedenle öncelikli olarak çek kargoda kaybolmuşsa bu bizim sorumluluğumuzda olan bir olay değildir. Kargo göndericisinin sigortalı kargoyla göndermesi ve bunların tedbirlerini alması gerekmektedir.  

ÖDEME YASAĞI

Kıymetli evrakın rızası dışında hak sahibinin elinden çıkması veya kullanılamaz hale gelmesi halinde, senedi her nasılsa elinde bulunduran hamil (şeklen hak sahibi) tarafından borçluya ibraz edilerek bedelin ödenmesini önlemek amacıyla hak sahibi, mahkemeye müracaat ederek kıymetli evrakta yer alan hakkın senedi getirene ödenmemesi için mahkemece bir karar verilmesini isteyebilir.

CAYMA HAKKI VE HAKKIN KULLANILMASI

Kıymetli evrakın ibraz süresinin geçmesinden sonra kanun tarafından keşideciye “çekten cayma hakkı” tanınmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun 799. Maddesi “(1) Çekten cayma ancak ibraz süresi geçtikten sonra hüküm ifade eder. (2) Çekten cayılmamışsa, muhatap, ibraz süresinin geçmesinden sonra da çeki ödeyebilir”[4] uyarınca söz konusu çekin 10 günlük ibraz süresi geçtikten sonra dahi geçerliliğini korumasını engellemek açısından cayma hakkının keşideci bankaya başvurmak suretiyle kullanılması gerekmektedir. Çekin ibraz süresi içerisinde muhatap bankaya ibrazı zorunludur. İbraz süresi hak düşürücü süre niteliğinde olduğundan hakkın doğumuna engel olmaktadır.

Nihai olarak kıymetli evraklar hayat akışı ve ticari ekonomik faaliyetler içerisinde en sık kullanılan ödeme araçlarıdır. Bu nedenle de kıymetli evrakların ulaşımının sağlanmasında, düzenlenmesinde, vade tarihinin belirlenmesinde oldukça dikkat edilmesini; iptal davası sürecinde ödeme yasağının talep edilerek ibraz tarihinin bitmesini takiben bankalar nezdinde cayma hakkının kullanılmasını önemle tavsiye ederiz.

Konu ile ilgili olarak herhangi bir soru veya sorununuz olması halinde bizimle irtibat kurmanızı rica ederiz.

 

Saygılarımızla,

Av. Sevilay ERDEM DAVUTOĞLU
Dava Departmanı